DOLAR 32,5136 -0.09%
EURO 34,9475 0.31%
ALTIN 2.432,310,39
BIST 9.786,460,66%
BITCOIN 2078609-3,70%
Edirne
19°

KAPALI

13:07

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Algı Operasyonu

ABONE OL
19 Nisan 2021 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizin 28 Mart 2004 mahalli seçimlerine hazırlandığı günler, AK Parti Kasım 2002’de tek başına iktidara gelmiş, yerelde de, kazanarak başarısını perçinlemek istiyor.

AK Parti’nin Edirne Belediye Başkan adayı Mustafa Hatipler, CHP’nin adayı ise 1999 seçimlerine ANAP adayı Cengiz Varnatopu’na karşı kaybeden Hamdi Sedefçi,

Bir taraftan seçim kampanya tüm hızıyla sürüyor,

Diğer taraftan da, dönemin Emniyet Müdürü  Uğur Gür ve Trafik Şube Müdürü Selçuk Uygur son hızla Karaağaç ve nehir kenarındaki lokantalardan gelen sürücülerin üzerine çullanıyor,

Yanında eşi ile yemekten dönen umreden yeni gelen dönemin ETSO Başkanı otomobilinden indiriliyor, sözde alkol kontrolü yapılıyor.

Trafik denetimleri öyle noktaya geliyor ki, lokantalar müşterileri için minibüsler tutup evlerine servis düzenliyor.

Edirne Emniyetinin trafik uygulamaları şehir efsanesine dönüyor, yok bin kişinin, hayır 5 bin kişinin ehliyetine el konulmuş,

Edirne’de her köşe de, her lokanta da, her sohbetin konusu oluyor.

Edirneliler 28 Mart 2004 günü sandığa gidiyor ve baskının faturasını AK Parti’ye kesiyor.

Seçimi 968 oy farkla CHP adayı Hamdi Sedefçi kazanıyor.

AK Parti belki de, tarihinde Edirne Belediye Başkanlığı koltuğuna en fazla yaklaştığı dönemde, yerel iktidarın kapısından dönüyor.

Edirne Emniyet Müdürlüğü’nün bu baskısı, şehrin kaderini değiştiriyor.

Aradan 14 yıl geçmiş,

Bu kez Türkiye 24 Haziran günü tarihinin en önemli seçimine hazırlanıyor,

Bu günler de, yine aynı senaryo vizyona giriyor.

Edirne bir sınır kenti, bir tarafından Yunanistan, diğer tarafın da Bulgaristan, bölgemizde yaşayan göçmenler var.

Trakya bölgesinde yaşayanlar bir vesile ile yurtdışına gidip geliyor.

Kapıkule Gümrük Kapısı’na gelince görevli muayene memuru soruyor, ‘gümrüğe tabi eşyanız varmı’, yolcu beyanda bulunuyor.

Yetmiyor, gümrük görevlisi otomobili kontrol ediyor, gümrüğe tabi eşyası varsa alıyor, yolcu beraberi kapsamında eşyası ile geçişine izin verip, mühürünü basıp gönderiyor.

Tam 300 metre sonra, gümrük muhafaza görevlisi bir kez daha işlemlerinin tamam olup olmadığını kontrol ediyor.

Yolcu gümrük sahasından çıkıp evin yolunu tutuyor.

Ahaaa o da ne,

300 metre sonra elinde bir fener ile jandarma görevlisi gümrükten yeni çıkan sürücüye ‘dur’ mu yoksa ‘geç’ mi dediği belli olmayan bir şekilde işaret yapıyor.

Gümrükten, 300 metre sonra yeniden aracı kontrol etmek istiyor,

Bu da, neyin nesi,

Daha yeni kontrol edilmiş araç ve yolcu bir kez daha kontrol edilmek isteniyor.

Adeta devlet kurumlarının birbirine güveni yok !

Esas olan, devletin vatandaşa güvenmesi, vatandaşın beyanı esas alınır ama, bir başka devlet kurumunun denetiminden geçmiş aracı ve yolcuyu 300 metre sonra yeniden kontrol etmekteki amaç ne olabilir?

İhbar mı var yok,

Makul şüphe mi var, o da belli değil.

Edirneli bir yolcu, eşi ve 8 yaşındaki oğlu ile Kapıkule’den çıktıktan sonra, aracı durduruluyor, aşağı indiriliyor.

Yetmiyor, bir narkotik köpek getiriliyor,

Köpeği gören ailenin küçük çocuğu korkudan ağlamaya başlıyor, köpek arabanın içini adeta talan ediyor, koltuklara zarar veriyor.

Jandarma teşkilatının esas görevi, polisin yetkili olmadığı özellikle kırsal bölgelerde asayişi sağlamak, denetim yapmak.

Ama, nedense bir devlet kurumunun kontrol ettiği yolculara 300 metre sonra yeniden denetim yapmak gibi yeni bir görev edinmiş kendine,

Halbu ki,

Jandarma teşkilatının bu günler de, enerjisini, hain darbe girişiminden sonra kendisine kucak açan Yunanistan’a kaçmak isteyenleri sınırda yakalamaya vermesi gerekiyor,

Bulgaristan sınırında ki,  Lalapaşa ilçesinin köylerin de, FETÖ mensuplarının yurtdışana kaçışını engellemek için devriye sayısını arttırması öncelikli görevi olması gerekir.

Bu işlerden fırsat kalırsa tabi ki, bir iki şişe mastikasının peşine de düşsün,

Eyvallah,

Ama önce hainlerin yurtdışına kaçışını engelle, sınırda hainlerin cirit atmasının önüne geç, sonra mastikaların da peşine düşersin,

Ben jandarmanın kaç şişe mastika yakaladığı konusundaki operasyonuna değil, kaç hain FETÖ mensubu yakaladığı yönündeki siciline bakarım,

Öncelik hangi mücadele de,

Mastika peşinde koşmak mı, FETÖ mensuplarını yakalamak mı?

Yoksa, bu denetimlerin bir başka amacı mı var,

İnsanın aklına değişik fikirler geliyor,

Bu denetimler Trakyalıların, hükümete karşı içten içe kızgınlık duymasını yaratmak mıdır hedef,

Algı operasyonu mu yapılıyor,

Hala devletin içine sızan kripto FETÖ’cülerin çalıştıkları kurumlar da, hükümet ile milleti karşı karşı getirme için bu tür operasyonlar çektiğini duyuyoruz.

Tabi ki, Sulh Ceza Hâkimleri acil konularda karar verecek.

Ama neredeyse bütün şehrin, bir ay süreyle aranması kararı da neyin nesi oluyor.

Peki,

Söz de, kaçakçı peşinde koşan ekibin komutanı Edirne Jandarma Komutanı Jandarma Albay Alpaslan Doğan personelinin vatandaşa nasıl davrandığını biliyor mu?

Askerlikte astın, üstün yanında nasıl davranacağı bellidir.

Eğer bir üst varsa, ast orada haddini bilir, susar, emirleri uygular.

Ama anlaşılıyor ki,

Edirne Jandarma Komutanlığın da, ast üst ilişkisi de kalmamış,

Kontrol noktasındaki sakallı uzman, üstünün yanında haddini aşar olmuş,

Üstte buna sessiz kalmaya başlamış,

Albay Doğan, bu denetimlerin sonuçlarının ne olabileceğinin farkın da mı?

Toplum da, nasıl bir karşılık bulduğu, nasıl değerlendirildiği, her köşe başında neler anlatıldığını biliyor mu?

Trakyalılara, Kapıkule’den girişte son birkaç aydır özel bir uygulama yapılıyor.

Tıpkı 14 yıl önce, 2004 yerel seçimler öncesi gibi,

Yine bir seçim var 24 Haziran günü,

Bir kez daha, Trakyalılar, Edirneliler test ediliyor,

Ama,

Bana göre, bu kez yapılan sadece test değil,

İktidara karşı algı,

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.