DOLAR 32,5907 0.33%
EURO 34,8148 0.16%
ALTIN 2.507,390,94
BIST 9.693,461,77%
BITCOIN 20967161,91%
Edirne

ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Deprem öldürmez, bina öldürür

Deprem öldürmez, bina öldürür

ABONE OL
8 Ağustos 2019 10:22
Deprem öldürmez, bina öldürür
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilcisi Nihat Çolak, Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde, 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara Depremi’nin yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, yapı güvenliklerinin ve deprem bilincinin geleştirilmesi gerektiğini belirterek, “Deprem bir doğa olayıdır afete dönüşmemelidir. Doğa öldürmez bina öldürür” dedi.

Türkiye’nin yaşadığı en derin acılardan biri olan 17 Ağustos depreminin 20. yılında hayatını kaybeden vatandaşlar birkez daha anılacak.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilcisi Nihat Çolak, yaklaşan 17 Ağustos Depremi’nin 20. yıl dönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi.

17 Ağustos depremin unutulmaması amacıyla TMMOB İnşaat Mühendisleri Odaları tarafından yürüyüşler, paneller ve tartışma toplantıları yapıldığını belirterek, “Elbette bütün bunların tek bir amacı bulunmaktadır. inşaat mühendisleri, meslek alanına dâhil konularda basınç oluşturarak kamu idaresini harekete geçirmek ve kamuoyunun doğru bilgilenmesini sağlamaktır.Bugün hâlâ olası bir depremin yıkıcı etkisini azaltacak önlemler alınamadığı, aradan geçen 20 yıla rağmen yapı stokunun iyileştirilemediği, yapı güvenliğinin sağlanamadığı, yapı üretim sürecinin nitelikli hale getirilemediği, kentlerin deprem tehlikesine göre düzenlenmediği, olası bir depremde afet sonrası organizasyonun ne şekilde olacağının belirlenemediği, ilgili mevzuatın ihtiyacı karşılayacak bir içeriğe kavuşturulamadığı, deprem bilincinin geliştirilemediğinden söz ediyorsak, hiç şüphesiz ki bunun sorumlusu Türkiye gerçeklerini, deprem tehlikesini, uzmanların görüş ve önerilerini yok sayan, “ben yaptım oldu” yaklaşımını adeta yönetsel bir tarz haline getiren, kentleri deprem tehlikesine değil ranta göre düzenleyen siyasi iktidardır” dedi.

“17 AĞUSTOS 1999’DA 17 BİN 480 İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ”

Hem 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’da bir çok insanın öldüğü, yaralandığı ve milyonlarca insanın evsiz kaldığının altını çizen Temsilci Nihat Çolak, “17 Ağustos 1999’da merkez üssü Kocaeli/Gölcük olan bir deprem meydana geldi. 7.4 büyüklüğündeki deprem sadece merkez üsse yakın bölgeleri vurmadı. Kocaeli ile birlikte Sakarya, Yalova, İstanbul, Bolu depremin yıkıcı etkisi ile karşı karşıya kaldı. Edirne’de de deprem oldukça güçlü hissedildi. Deprem özellikle Marmara bölgesindeki yaşamı kelimenin tam anlamıyla felç etti. Resmi rakamlara göre 17 bin 480 insan yaşamını yitirdi, 43 bini yaralandı. Binden fazla insan sakat kaldı. Depremde 330 bin konut, 50 bin işyeri değişik derecede hasar gördü. 140 bin bina çöktü, 1 milyona yakın insan evinden, işyerinden oldu. 17 Ağustos’tan üç ay sonra, 12 Kasım 1999’da merkez üssü Düzce olan bir başka deprem meydana geldi. 7.2 büyüklüğünde Düzce, Kaynaşlı, Bolu gibi kentleri vuran depremde yine resmi rakamlara göre 710 insan yaşamını yitirdi, 2 bin 600’ü yaralandı. Binlerce insan evsiz kaldı. Peş peşe yaşanan depremler sadece konut ve iş yerlerinde değil aynı zamanda sağlık, eğitim, belediye hizmetlerinin verildiği yapıları da etkiledi” dedi.

“ÜLKEMİZDE SAĞLIKLI YAPI ENVANTERİ YOKTUR”

Ülkenin yüzde 75’inin deprem tehlikesi altında olduğunu anlatan Çolak, “Gün ışığına çıkan tablo özetle şöyledir: Ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2. derece deprem kuşakları üzerindedir. Nüfusumuzun yüzde 70’ini barındıran 11 büyük kent, büyük sanayi kuruluşlarımızın yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır. Yapı stoku güvenli ve sağlıklı olmaktan uzaktır; pek çoğu kaçaktır, ruhsatsızdır ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. 20 milyon civarında bulunan yapı stokunun büyük oranda yenilenmesi, güçlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Kaldı ki deprem sonrası açığa çıkmıştır ki, ülkemizde sağlıklı yapı envanteri de yoktur. Ülkemizi 1999 depremine taşıyan tablo böyledir. Mevcut yapı stoku, kentleşme ve imar politikaları, afet sonrası planlama ve mevzuat tablonun önemli parçalarını oluşturmuş ve Türkiye büyük bir acıyla karşı karşıya kalmıştır” dedi.

“DEPREM BİR DOĞA OLAYIDIR AFETE DÖNÜŞMEMELİDİR”

Depremin doğa ile değil insanların yaptıklarının binalarla alakalı olduğunu aktaran Çolak, “Zemin seçiminden zemin-yapı ilişkisine, doğru projeden projenin eksiksiz uygulanmasına, kullanılan malzemeden yapı denetim sistemine, mühendislik disiplinleri arasındaki ilişkiden uzmanlık alanlarının hakkının teslim edilmesine, mühendisin niteliğinden siyasi iktidarların ekonomik-politik tercihlerinin yapı sürecine yansımasına kadar mesleki alanımız sorunlar ve sıkıntılarla boğuşmaktadır.17 Ağustos sorumlulukları anımsatan bir tarihtir. İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği olarak, 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıldönümünde bir kez daha söylüyoruz. Deprem bir doğa olayıdır afete dönüşmemelidir. İnsan hayatı siyasetçilerin oy kaygısına, sermayenin kâr hırsına, niteliksiz yapım hizmetine, denetimsizliğe terk edilemez, değerlidir. Deprem öldürmez bina Öldürür. Kamuoyuna saygılarımızla” dedi.

“DOĞA DAHA NASIL BİZE DERS VEREBİLİR”

Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu da, “Ne yazık ki bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz. Her zaman şunu söylüyorum acılarla yaşanmaz geçmişe bakarak ileriyi kuramayız. Acılarla da yaşayamayız, bu da doğru ama bunlardan ders çıkarmadan, 20 yıldır geldiğimiz mimari ve inşaat açısından daha geri durumdayız. Türk toplumu olarak oradan bir ders çıkaramayacaksak doğa bize daha nasıl bir ders alma yöntemi gösterecek?” dedi.

Erkan Ekşi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.