DOLAR 32,5517 0%
EURO 34,8347 -0.12%
ALTIN 2.431,170,06
BIST 9.722,090,80%
BITCOIN 2103735-3,14%
Edirne
20°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Eroğlu’na bir tepki de Kent Konseyi’nden

Eroğlu’na bir tepki de Kent Konseyi’nden

ABONE OL
13 Ekim 2020 09:48
Eroğlu’na bir tepki de Kent Konseyi’nden
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ziya Gökerküçük, “Cumhuriyet fırsatları ile ‘Bakan’ olmuş olan Sayın Veysel Eroğlu Cumhuriyet karşıtı yanlı ve yanlış bilgileri kapsayan, uydurma tarih ile cumhuriyete inanmış Edirnelileri üzmüştür” dedi.

Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ziya Gökerküçük, geçtiğimiz hafta Edirne’yi ziyaret eden önceki dönem Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun parti binasında yaptığı konuşmasında, Atatürk’ün Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle görev aldığı Hareket Ordusuna yönelik sarf ettiği sözlere tepki gösterdi.

Cumhuriyet fırsatları ile ‘Bakan’ olmuş olan Sayın Veysel Eroğlu’nun Cumhuriyet karşıtı yanlı ve yanlış bilgileri kapsayan, uydurma tarih ile cumhuriyete inanmış Edirnelileri üzdüğünü belirten Gökerküçük, Sayın Eroğlu, “Yıllarca yaptığı bakanlık görevi esnasında ‘hizmet’ adı altında uzmanlık alanı saydığı “su” konusunda maalesef bizleri çok kez kandırmıştır. Bakanlık gibi icra görevi olmaması nedeniyle şimdi de uzman olmadığı “tarih” alanında halkı kandırmayı acaba kendine görev mi üstlenmiştir?” dedi.

“EROĞLU, BEYANINI DÜZELTMELİ TARAFINI AÇIKLAMALI”

Eroğlu’nun kentimize gelip Balkan Savaşı’nda şehit düşen dedesini ziyaret etmesini saygıyla karşıladıklarını belirten Gökerküçük, “Ancak bu vesile ile yaptığı konuşma talihsizlik değil cehaletine kanıttır. “Edirne’miz acılarla dolu yıllar yaşadı. Burada Edirne’nin işgali çok büyük bir acıydı. Ancak bunda neler etkili oldu kısaca hatırlatmak istiyorum. O zamanki hükümetler maalesef çok sık değişiyordu, istikrar yoktu. 1909 yılında Sultan Abdülhamit tahttan indirildi. Ondan önce 31 Mart Vakası ve Hareket Ordusu diye ‘Çapulcu Ordusu’ İstanbul’a yürüdü. Neticede Sultan Abdülhamit’i tahttan indirdiler.” Her toplum gibi dünyada gelişen demokrasi deneyimlerine katılmak ve katkı sunmak isteyen Osmanlı, Meşrutiyeti kabul eder. Buna itiraz eden ve baskıcı bir otokrasiyi getirerek toplumu dünyadan ayırıp yüzyıllarca yıl geriye götürmek isteyenlere karşı çıkmak bir vatan ve insanlık borcudur. Bu önemli görevi üstlenen Hareket Ordusunun Kurmay başkanı ise Kolağası Mustafa Kemal Bey’dir. Bu nedenle bu şerefli görevi yapanları “Çapulcu Ordusu” diye karalamak tarihi yanlış anlamak değil toplumu yeniden bir yöneticinin emrinde kör kuyulara sürüklemektir. Ki durup dururken Abdülhamit’in tahttan indirilmesini anımsayarak bunu sağlayan Hareket Ordusu’na saldırmak, koalisyonları küçümseyip güçlü tek parti güzellemesi yapmak bazı kesimlerce oluşturulmaya çalışılan otokratik yönetim tarzına hazırlık mıdır? İnsanlık tarihi boyunca süren bu çatışmada Sayın Eroğlu hangi taraftandır? Hareket Ordusu kazanımı ile o güne göre ileri adım olan Meşrutiyet ve devamında dağılmak zorunda olan Osmanlı’nın bağrında kurulan Cumhuriyetten yana mıdır yoksa padişah dışında tüm idarecilere karşı olan ve dini diline dolayarak halkı kışkırtan Volkan Gazetesi sahibi Derviş Vahdeti ve şürekâsından yana mıdır? Sayın Eroğlu bu yanlış ve yanlı beyanını düzeltmelidir veya tarafını açıklamalıdır” dedi.

“İCRAAT MI, GÖREV Mİ? FAYDA MI ZARAR MI?”

Eroğlu’nun Edirne ziyaretinde yaptığı konuşmanın her konusunun yanlış ve yanlı olduğunu öne süren ve hepsine yanıtlarını olduğunu belirten Gökerküçük, şunları söyledi;

“Öngörüsü olmadan, sağlıklı planlanmadan, yöre halkı ile görüşülmeden yapılan tüm çalışmalar maalesef zaman ve kaynak kaybıdır. Sayın Eroğlu’nu bizler tarihi saptırmaları ile değil de icraatları ile tanıyorduk. Zaten kendisi ve iktidarı da hep icraatları ile övünür. Ancak övündüğü icraatlar yapılmak zorunda olanlardır ve görevdir. Sorun; bu görevlerden olup yapılmayanlar, yapılamayanlardır. Bir diğer sorun da devlet kasasından yakın ve yandaş kişilere gereksiz icraatlar yoluyla nakit aktarmaktır.Orman ve sulardan sorumlu bakanlık yıllarında doğal zenginliklerimiz olan ormanların talanına, sularımızın kişilere satılmasına tüm kapıları açmıştır. Ergene kirliliğine tek çare olan ‘fabrikaların yasalara uygun çalışmasını sağlamak’ yerine göz yummuş ve milyarlarca liramızı gereksiz yatırımlarda heba etmiştir. Onlarca kez Ergene Nehri’nin temiz akacağı, balık tutulacağı, masmavi olacağı türünden verilen tarihler hep boşa gitmiştir ve bu kandırmacaları bir kesim insan unuttu ise de büyük çoğunluk unutmamıştır. En son vaat ise 2020 yılı idi ki yılın sonlarına yaklaşmaktayız. Yapılan ve beklenen kirli suyun tam arıtıl(a)mayarak Marmara Denizi’ne deşarjıdır.

Edirne’ye yatırımların başında sanırım Çakmak Barajı gelir ki henüz bitirilemedi. Bakanlığına bağlı olmasa da ‘dev yatırım’ olarak tanıtılan ‘Müezzinoğlu Köprüsü’ de henüz bitmedi ve nedense gündeme gelmemiş.  Bunları es geçen Eroğlu ‘Kanal Edirne’yi öne çıkarmış ki Karaağaç semtinde yapılan tarımda verimliliğin düştüğünü ve semtte sineklerin arttığını daha yeni gördük, okuduk. Harcanan para bilinemiyor. Öte yandan Meriç Nehri’ni ‘Meriç Kanalı’na dönüştüren 145 milyonluk proje gereksiz ve henüz sonuca da ulaşmış değildir. Her iki çalışma da kentte tartışılmamış, paylaşılmamış ve olumsuzluk dışında bir sonuç sağlamamıştır ki uzmanların öngörüsüne göre gelecekte daha da olumsuz sonuçları göreceğiz.

Sayın Eroğlu yetkili olmamasına rağmen partideki ve Cumhurbaşkanı üzerindeki etkili olma durumuna güvenerek bir de deniz sözü vermiş. Kanal Edirne bölgesinde oluşturulacak deniz bölgeye daha da zarar verecektir. Edirne’nin denizi Saros’dur. Saros’a yapılması planlanan ve Saros’u yok edecek olan FSRU doğalgaz çevrim ve depolama tesisinden vazgeçilmesi, kıyıların özel sektöre kiralanmasının durdurulması gibi kararları aldırırsa kentimize en büyük hizmettir. Üç akarsuyu bulunan kentimizde bunlardan yararlanma olanağı sağlayamayan idarelerin deniz sözü ile bizleri kandıramayacaklarını artık bilmeleri gerekir.

Dere ıslah çalışmaları ve barajlar, göletler elbette yararlıdır. Ancak bu çalışma sonrasında su kullanımı ücretli hale getirilmeye başlanmıştır. Köylerdeki içme sularından arazide su kullanımına kadar hepsinin zamanla ücretli olması düşüncesinin altyapısı olduğunu da unutmamamız gerekir. Oysa devlet yurttaşlarının sağlıklı yaşamı ve üretimi için yapmakta zorunlu olduğu hizmetleri yapar ve ücret talep etmez.

“ÖNEMLİ OLAN YILLARCA DEĞİL, TARİHTE İKTİDAR OLMAKTIR”

Sayın Veysel Eroğlu, hakkında çok konuşulacak izler bırakmış birisi olacaktır. Bugün itibarı ile bilinmeyenleri de ortaya çıktığında sanırız daha doğru fikirlerimiz olacaktır. Ancak şu kesindir ki Cumhuriyetimiz otokrat, tek adamcı rejimleri geride bırakmıştır ve bunu savunanları da lanetle anacaktır. Öte yandan günü geldiğinde vergilerimizin nerelere nasıl harcandığı gün yüzüne çıktığında kimlerin devleti ‘şirket’ gibi yönettiği ve zenginliklerimizi şirketlere peşkeş çektiği görülecektir. Önemli olan yıllarca iktidar olmak değildir. Önemli olan; iktidardan ayrılınca, tarih ilerledikçe de toplumun, insanlığın gözünde, gönlünde iktidar olmaktır. Biz Edirne Kent Konseyi olarak Cumhuriyet aydınlanmasını, kentli haklarımızı, doğayı koruma mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.