DOLAR 32,5357 -0.05%
EURO 34,9354 0.08%
ALTIN 2.431,100,05
BIST 9.645,02-0,50%
BITCOIN 2158113-1,41%
Edirne
18°

PARÇALI BULUTLU

04:36

İMSAK'A KALAN SÜRE

İstemezük Lobisi

ABONE OL
19 Nisan 2021 10:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tarihler 1997 yılının ilk ayını gösteriyor,

Dış Ticaret Müsteşarlığı Türkiye ile Bulgaristan arasında sınır ticareti yapılmasına ilişkin kararı alıyor.

Sınır Ticareti kapsamında ağırlıklı olarak mazot geliyor,

Getirilen ürünlerin Edirne’de tüketilmesi gerekiyor ama, tonlarca mazot bu şehir de tüketilmediğine, içilmediğine göre başka illere götürülüp satılıyor.

Devlet bunu bilmiyor mu?

Biliyor ama ses çıkarmıyor, bir iki göstermelik operasyonlar falan durum idare ediliyor.

Sınır Ticareti kapmasında gelen ürünler nedeniyle alınan paylar nedeniyle Edirne Valiliğinin kasasında ciddi bir kaynak toplanıyor.

Dönemin Valisi Mehmet Canseven biriken kaynakları kullanmak yerine bankalarda faize yatırıyor.

Tarihler 10 Ağustos 2000’i gösterdiğin de, dönemin Bakanı Sadettin Tantan Mülkiye Başmüfettişi ve İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi Başkanı Fahri Yücel’i Edirne’ye Vali olarak atıyor.

Fahri Yücel iki dil bilen, Amerika’da kalmış, teftişten gelmenin verdiği özgüveni ile atandığı şehir için hemen kafa yormaya başlıyor.

Tarihi kente vali olmanın sorumluluğu ile önce kaynakları kontrol ediyor.

Valiliğin büyük miktarda parasının banka da, faizde olduğunu fark edince, ‘Devlet faiz de para mı tutar’ diyor.

Sınır Ticareti kapsamında toplanan kaynağı şehrin tarihi eserlerinin kurtarılması için kullanmaya karar vedriyor.

Kaleiçindeki konakları geziyor, gözüne kestirdiklerini satın alıyor, sivil toplum kuruluşlarının kullanımına tahsis ediyor.

Edirne’nin geleceği ‘turizm’ deyip tanıtımlar için çalışıyor.

Edirne turizm de, kıpırdanıyor, hareketleniyor ve bu günün temelleri o zaman atılıyor.

Aradan yıllar geçiyor,

Bu kez tarihler 1 Haziran 2016’yı gösteriyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir serhat şehrinden bir başka serhat şehrine Günay Özdemir’i vali olarak atıyor.

Egenin efeler diyarı Denizlili Özdemir de, tarihi kimliği nedeniyle Edirne’nin nefes alması ‘turizm’ diye kolları sıvıyor.

Şehirde tören yapılacak bir meydan olmadığını fark edince, ‘altın üçgen’ için büyük bir Cumhuriyet Meydanı için kafa yoruyor.

Edirne Belediyesi’ne yazı yazıp, Tümen binasının olduğu bölgedeki yerlerin kiraya verilmemesini isteyerek, büyük bir meydan projesi için hamle yapıyor.

Bu ay sonu ihale var bakalım belediye iki parkı kiraya verecek mi?

Ardından, Kaleiçinde yıkılmaya başlayan tarihi konakların kurtarılması için  18 yıl sonra ikinci kez düğmeye Vali Günay Özdemir basıyor.

Konakları satın alıp onarıp, uzun süreli kiraya verip butik oteller, yerel el sanatlarının satıldığı mağazalar olması için projeler geliştiriyor.

Bir taraftan da kaynak arayışı sürüyor.

ETSO tarafından yapılan Hamzabeyli TIR Parkı’nın gelirinin yüzde 20’lik bölümü için girişim başlatıyor.

Buradan sağlanacak kaynak ile büyük Kaleiçi hayalini gerçekleştirmek istiyor.

Sonuçta, atanmış bir bürokrat, bir süre sonra gidecek,

Ama, görev yaptığı şehrin tarihi kimliği ve sorumluluğu ile çırpınıyor.

O da ne?

Sen misin bunun için çabalayan,

İki farklı doktor raporu olduğu halde silah ruhsatı vermemesi nedeniyle pusuda bekleyenler, iktidar partisinin bir üyesinin parkı gidecek diye Cumhuriyet Meydanına takoz koyanlar harekete geçiyor.

Lobi durur mu?

TIR Parkı ruhsatı verilmiyor diye koparıyor yaygarayı,

Yetmiyor Ankara’ya kadar anlatılıyor.

Vali bugün var, yarın çekip gidecek,

Kaleçini kurtarmak isteyen böyle bir bürokrat bulmuşun daha ne istiyorsun mübarek,

Yerel siyasetçilerin işi böyle bürokratların elini güçlendirmek, önünü açmaktır.

Yoksa gelen basit tayin isteklerini yerine getirmek değil.

Bakalım yerel siyasetçiler lobicilerin yanın da mı yer alacak, yoksa tarihi şehrin geleceğini kurtarmak için mi saf tutacak,

Bekleyip göreceğiz.

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.