DOLAR 32,4953 -0.15%
EURO 34,9810 0.39%
ALTIN 2.433,460,44
BIST 9.716,77-0,05%
BITCOIN 2098352-0,56%
Edirne
19°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İstiklal Marşı’nın 99’uncu yıl dönümü 

İstiklal Marşı’nın 99’uncu yıl dönümü 

ABONE OL
13 Mart 2020 10:18
İstiklal Marşı’nın 99’uncu yıl dönümü 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ulusumuzun bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden, en önemli değerlerimizden biri olan İstiklal Marşı’nın Kabulü’nün 99’uncu yılını ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü kutlandı.

İstiklal Marşı’nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliği Edirne Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda düzenlendi. Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde Edirne sosyal Bilimler Anadolu Lisesi’nin hazırladığı, İstiklal Marşı’nın kabulünün 99.yıl dönümü sebebiyle düzenlenen Hakkın Sesi Mehmet Akif Ersoy temalı program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunarak başladı.

Programa Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Çakır, Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamdi Zafer, Edirne İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Önder Arpacı, Edirne İl Kültür Turizm Müdürü Kemal Soytürk, Edirne Gençlik Spor İl Müdürü Selim Ak, Garnizon Komutanlığı vekili Piyade Albay Adem Yelmen ve çok sayıda öğretmen ve öğrenci katılım sağladı.

“ANADOLU’DA AÇILAN MİLLİ MÜCADELE BAYRAĞI ALTINA İLK KOŞANLARDAN BİRİ OYDU”

Günün anlam ve önemine dair konuşma yapan Edirne Sosyal Bilimler Lisesi Müdür Yardımcısı Kamil Andıç, Akif’in adına yakışır bir hayat yaşayan istiklal şairimiz olduğunu belirterek, “Çünkü Akif sözcüğünün anlamlarından biri de “kendini adayan” dır. Sanki, sözlüğü açsak karşımıza onun resmi çıkacaktır. Ayrıca yazdıkları ile hayati arasında tam bir uyum vardır ve buna aykırı davranışları affetmeyen bir karakter abidesi olarak bilinir. Yaşadığı dönemin onu yetiştirdiğini ama onun da tarihsel kırılma noktalarında dönemi olgunlaştırdığını söylersek hiç fazla söylemiş olmayız. Kuşkusuz Akif, yaşadığı çağdan bugünümüze seslenmeyi ziyadesiyle başarmıştır ‘ ‘Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı ı’ asrın idrakine söyletmeyiz İslam’ 1” diye yazıp asrın idrakine nüfuz eden, hücrelerini işleyen, üstünden umutlu hayaller devşirdiğimiz mısralarım okuduğumuzda, oturduğumuz yerden doğrulmayı istediğimiz gerçek değil mi? Yaşadığı dönemde kendi doğrulduğu gibi, uyuyanları da hakikate uyandıran biri oldu Akif. AnadoIu’da açılan milli mücadele bayrağı altına ilk koşanlardan biri oydu. Bir bahar günü serin bir akşamüzeri Ankara’ya varan Akil vakit kaybetmeden doğruca bir ulusun kaderinin tayin edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yolunu tuttu. Acı ve ızdırap dolu bu çetin günlerde canından çok sevdiği Türk ulusunun yanındaydı artık. Akif Ankara’ya varır varmaz, işe vatanın bağımsızlığı için kolları sıvamakla başladı. Halkı vatanın bağımsızlığı adına cihada, milli mücadele sancağı altında birleşmeye çağırdı. Bu uğurda Anadolu’yu adım adım dolaşan şair gittiği her vatan bucağında:” Bu vatan da kaybedilirse gidilecek yer kalmaz.” diyerek halka milli mücadeleyi anlatarak yüreklere iman ve ümit aşılamaktaydı. Kastamonu Nasrullah camiinde verdiği vaaz bu çabanın en güzel örneklerinden biridir. Bu ünlü vaazında Mehmet Akif ulusların topla, tüfekle, tayyarelerle yıkılmayacağını, aralarındaki bağlar çözüldüğünde. Herkesin kendi çıkarı peşine düştüğünde yıkılacağım vurgulayarak, halkı milli mücadelede birlik ve beraberliğe çağırmaktaydı. İşte tam da o günlerde cephedeki Mehmetçiği şevke getirip coşturacak bir milli marş yazılması fikri konuşulmaya başlar, Maarif Vekaleti bu fikri şiirinde bularak bunun için bir yarışma tertip eder. Tek şart, yazılacak marşın milli mücadele ruhunu ifade edebilecek güç ve kudrette olmasıdır” dedi.

“ULUSUN DERDİ İLE DERTLENMİŞ AKİF’TEN BAŞKASI DEĞİLDİR”

Andıç, “Bu kutsal görevi yerine getirmek adına çok sayıda şair kaleme sarılarak yazdıkları şiirleri Maarif Vekaletine sunarlar ki, bu şiirlerin sayısı yedi yüzü aşkındır. Ama ne var ki gönderilen şiirlerden hiçbiri İstiklal ve milli mücadele ruhunu yansıtacak kudrete sahip değildir. Böyle büyük bir güç ve kudreti barındıracak bir şiiri ancak İmanıyla, yaşantısıyla Anadolu’nun çektiği ıstırabı hissedebilecek, onun için yanıp kavrulan bir kişi yazılabilirdi, O kişi hiç şüphesiz ki milli mücadeleye gönül vermiş, ulusun derdi ile dertlenmiş Akif’ten başkası değildir. Böyle bir kişinin de milli mücadelenin destanını yazmakta güçlük çekmesi zaten düşünülemezdi de. Göğsündeki sonsuz İman, bitip tükenmek bilmeyen vatan aşkı ve hürriyete olan sonsuz inancıyla bu marşı sadece ve sadece o yazabilirdi ki onun: “Korkma. Cehennem Olsa gelen Göğsümüzde söndürürüz Bu yol ki hak yoludur, Dönme bilmeyiz. Yürürüz” dizeleri beklenen marşın çok önceden müjdeleyicisidir. Sonuçta milletin çektiği acıyı derinden hisseden mücadelenin ruhuna tercüman olan o büyük, eşsiz şiirini gece gündüz gözünü bir an dahi kırpmadan kaleme almıştır le bir şiir ortaya çıkmıştır ki bu şiir, bir ulusun trajik bir anda var olup olmama noktasında ihtiyaç duyduğu sonsuz gücü ve her türlü değeri taşımaktadır. Büyük Türk ulusunun tarihini, yılmayan mücadele ruhunu yansıtmaktadır. Bir ulusun yok olmama, var olma direncinin sonucudur bu marş adeta. O marş öyle bir marştır ki, şairi bile ölüm döşeğinde:’ ‘Bu İstiklal marşını kimse yazamaz ben dahi yazamam. AIIah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diye haykırmıştır. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u minnet ve saygıyla anıyoruz “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dedi.

Okullar arası İstiklal Marşı okuma yarışması birincilerine ödülleri takdim edilmesinin ardından birinciler sahneye çıkarak İstiklal Marşı’nı okudu. Ödül töreni sonrası Edirne Sosyal Bilimler Lisesi’nin hazırladığı gösteri sergilenerek program son buldu.

Erkan Ekşi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.