1984 yılında Bulgaristan’daki asimilasyon girişimi sırasında çıkan olaylarda annesinin kucağında hayatını kaybeden 17 aylık Türkan Feyzullah, ölümünün 40’ıncı yılında Edirne’deki Türkan Bebek anıtında törenle anıldı. Çelenk sunumu ile başlayan anma töreninde, saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu. Anma törenine Edirne Valisi Yunus Sezer, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Edirne İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Edirne İl Göç İdaresi Müdürü Musa Aşılıoğlu, CHP Edirne İl Başkanı Harika Taybıllı, İYİ Parti Edirne İl Başkanı Hakan Şahin, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, Kızılağaç Belediye Başkanı Şinasi Süleyman, Hak ve Özgürlükler Partisi Kırcaali Milletvekili Remzi Osman ve çok sayıda Bulgaristan’dan gelen soydaşlar katıldı.
“BU ACI BEDELLERİ ÖDEMEMEK İÇİN TÜRKAN BEBEKLERE, AYLAN BEBEKLERE SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM”
Edirne Valisi Yunus Sezer, içerisinde bulunmuş olduğumuz coğrafyanın çok acılar çekmiş ve birçok bu şekilde acı hikayelere vesile olmuş bir coğrafya olduğunu belirterek, “Edirne’mizde, her hanede, neredeyse her evde misafir olduğumuz zaman benzer hikayeleri duyuyoruz. Özellikle Balkan göçleri nedeniyle gelenlerin, evlatlarını geride bırakanların, evlatlarını kaybedenlerin, en yakınlarını kaybedenlerin hikayelerine baktığımız zaman hepsi benzer hikayeler. Ama yönetimlerin vermiş olduğu kararlar, iktidarda bulunmuş olanların vermiş olduğu kararlar en fazla masum insanları etkiliyor ve onların en büyük mağdurları aslında dünyadan hiç haberi olmayan çocuklar, yaşlılar ve masum insanlar. Türkan Bebek bunlardan bir tanesi. Hepimizin ismini andıkça içimizi sızlatan ve kardeşlerimizin o dönem yaşamış oldukları zulmü, eziyeti bizlere anımsatan bir sembol olmuştur. Bugün Bulgaristan’la çok güzel ilişkilerimiz var. Bulgaristan’da çok güzel açılımlar var. Ama tekrar aynı acıları yaşamamamız için bizim Türkan Bebekleri unutmamamız lazım. Bizim milli değerlerimizi unutmamamız lazım. Bizi biz yapan değerleri bir kere daha bu sembol isimlerle beraber o tarihe dönerek hatırlamamız lazım. Daha kısa süre önce bugün işte Suriye özgürlüğüne kavuştu ama Aylan Bebeği hiç unutmuyoruz. Denizin kıyısına vurmuş olan masum bir bebek. Boğulmuş ve kıyıya vurmuş. Bugün işte Suriye’den göç edenler dediğimiz zaman, oradaki zalim iktidarın yapmış olduğu katliamdan dolayı kaçanlar dediğimiz zaman Aylan Bebeği hiç unutmayacağız. Çünkü o da masum bir çocuktu ve yine o masumiyeti bizim yüreklerimizi dağlamıştı o zaman. Bugün yine Gazze’de, geçen haftaydı zannediyorum, Rim Bebeğin dedesini de kaybettiler. Hepimiz hatırlarız. Torununu kucağına alarak gözünden öpen yaşlı bir dedemizdi. Aynı zamanda da bir gönüllü olarak Türkiye’deki STK’lardan birinin gönüllüsü olarak orada insani yardımlarda bulunuyordu. Geçen hafta, insani yardım faaliyetinde bulunurken, yemek dağıtırken, yine bombalama sonucunda dedesi de torununa kavuştu. Bir dediğim gibi, kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmanın bedellerini hep acı bir şekilde ödüyoruz. Bu acı bedelleri ödememek için de Türkan Bebeklere, Aylan Bebeklere sahip çıkmamız lazım. Ve onları hiçbir zaman unutmamamız ve unutturmamamız lazım” diye ifade etti.
“TÜRKAN’IN HEYKELİ BURADA DİMDİK DURUYOR, BU HEYKEL GELECEK NESİLLERE TAŞIMAK ÜZERE EMANETTİR”
Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencer Akın, “Katledildiği vakit 18 aylıktı. Ne Türklükten anlıyordu, ne Bulgar milliyetçiliğinden. Ne vatanseverlik duygusunu tatmıştı ne de ihaneti tanımıştı. Kendisi kadar küçük bir dünyası vardı. Doğduğu dağın havası, suyu, annesinin gözyaşları gibi saf ve temizdi. Türkan Bebek olarak anılan Türkan Feyzullah’ı, ölümünün 40. yılında yüreklerimizi burkan bir acıyla anmak için bir araya geldik. Minicik bedeniyle büyük bir direnişin sembolü haline gelen Türkan, sadece Edirne’nin değil, tüm Türk dünyasının yüreğinde yaşamaya devam ediyor. 1984 yılında, daha 18 aylıkken yaşadığı acı olay sadece bir bebek kaybı değil, aynı zamanda insanlık onuruna yapılan büyük bir saldırıydı. Türkan, kimliğinden, dilinden ve kültüründen vazgeçmeye zorlanan bir milletin temsilcisiydi. Onun ölümü bizlere bir kez daha kim olduğumuzu ve niçin mücadele ettiğimizi hatırlattı. Edirne Belediyesi olarak Türkan Bebeğin anısını yaşatmak ve mücadelesini unutmamak için her yıl bu anlamlı günde bir araya geliyoruz. Bugün burada sadece yas tutmuyoruz. Aynı zamanda birlik ve beraberlik içinde olmanın önemini vurguluyoruz. Türkan’ın heykeli bu meydanda dik duruyor. O bizlere geçmişimizi hatırlatan, geleceğe dair umutlarımızı güçlendiren ve kimlik savunmasının bir simgesidir. Bu heykel aynı zamanda bir emanettir. Bu emaneti gelecek nesillere taşımak ve onun mücadelesini devam ettirmek hepimizin görevidir. Bu vesileyle Türkan Bebeğe Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum” diye konuştu.
“DÜNYADA OLUP BİTENLERE KAYITSIZ KALAMIYORUZ”
Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, “Bugün burada 12’ncisini yaptığımız bu etkinlikle ilgili aslında konuşacak çok konumuz var. Biliyorsunuz, son 10 yıldır dünyada gelişmekte olan birçok savaş var. Katliamlar yapılmakta. Biz tam 40 sene önce Türkan bebeğimizi Bulgaristan’daki totaliter baskıcı rejim dolayısıyla şehit verdik. Tabii ki sadece o değildi şehit olan. Diğer şehitlerimiz de var, fakat Türkan bebeğimiz sembolleşmiş bir isim olduğu için onun anılmasıyla diğer şehitlerimizi de anmış oluyoruz. Pek çok gazimiz oldu, yaralımız oldu. Dönemi yaşayanların kalbindeki acılar hala hissedilmekte. Dolayısıyla Türkan bebek gibi şehitlerimizin anma etkinliklerini çok kıymetli buluyoruz. Dünyada ve ülkemizde, özellikle Balkanlar’daki gelişmeleri dikkate alarak, Edirne’miz için “Balkanlar’ın başkenti” diyoruz. Bizim gönlümüzde ve tarihimizde her zaman başkenttir. Bu dava bizim için çok önemli. Türkan bebek Türklük, Müslümanlık, adı ve birçok insani hakkı için, sessiz bir protesto esnasında annesinin kucağında şehit oldu. Biz Suriye’de de varız, Türkmen kardeşlerimiz orada da mevcut. Azerbaycan’da olduğu gibi Kosova’da, Sırbistan’da da varız. Bu bağlamda Balkanlar’daki soydaşlarımızla dünyanın diğer yerlerindeki soydaşlarımızı aynı ölçüde değerli görüyoruz. Dünyada olup bitenlere kayıtsız kalamıyoruz. Filistin’de çocuklar ölüyorsa, bunu onaylamıyoruz, kınıyoruz. Kızılağaç’tan gelen çocuklarımız etkinliğimizin 12’nci yılında her sene gelip katılmaktalar. Bu vesileyle bize bu duyguyu her yıl yaşatıp o acıyı hissetmemize vesile oluyorlar. Bu etkinlikleri 12 değil, 120 sene daha yapacağız. Balkanlar’da huzur olsun, Suriye’de olsun, Irak’ta olsun, savaşlar son bulsun. İnsanlık Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini benimsemeli” dedi.
“40 YILDA UNUTMADIK 34 YILDA UNUTMADIK”
Kızılağaç Belediye Başkanı Şinasi Süleyman, “Bugün tabii ki Türkan bebeğin anıtının önünde daha sık Türkan bebeğin, meleğin, şehidimizin ismi zikredilecek. Fakat unutulmaması lazım ki 24 Aralık 1984 yılında bugüne hitaben İridere Sütkesi Köyü’nde ilk diriliş, ilk yürüyüşün anma töreni de yapılmakta. İyi ki o gün oralar şehitler düşmemiş fakat nice gaziler, Belene kamplarında, hapislerde telef olmuş. Onları da anmak istiyorum. Yarın da Mestanlı köylerinde mevlit ve anma törenlerimiz var. Ve 26’sında Kızılağaç Belediyesi’nde Killi bölgesinde üç şehidimizi anma törenini yapmaktayız. Hepinizi şimdiden oraya davet ediyorum. Tekrar ağlamaya, tekrar hüzünlenmeye. 40 yıl unutmadık. 40 yıl hüzün içerisinde ağladık. 34 yılda onları unutmadık. Böyle de nice 40 yıllar, nice 34 yıllar unutmamak dileğiyle. İnşallah birliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi korumaya devam eder ve şehitlerimizi unutmayız. Unutmadık ve unutmayacağız” diye kaydetti.
“ASİMİLASYON 1984 YILINDA BAŞLAMADI”
Hak ve Özgürlükler Partisi Kırcaali Milletvekili Remzi Osman, “Anma törenlerini yalnızca 40 yıllık bir çerçeveyle yapmayın. Asimilasyon kampanyası Bulgaristan’da 1984 Aralık ayında başlamadı. Kırcaali’de köylerin üçte biri, 1983 yılında Türk köyleri olarak isimlerini değiştirdi. Türkan Melek ve o dönemde olan diğer şehitler bu mücadelede önemli bir yere sahip. Ancak genel olarak Türklere yönelik asimilasyon 1984’te başlamadı. Bunu lütfen gazeteciler ve dernekler önemsemeli. Çünkü Bulgaristan tarih kitaplarında bilinçli olarak asimilasyon dönemi yalnızca 1984-1989 yılları arasında gösteriliyor. Ben uzun süredir milletvekiliyim ve 1990’lardan bu yana bu konuyu tarih kitaplarına taşıyabilmek için mücadele ediyorum. Ancak 1983 yılında Türklerin isimlerinin değiştirilmesi hiçbir yerde yer almıyor. 1982’de Türklerin isimlerinin değiştirilmesi de kayıtlarda yok. O dönemde 200 bin kişinin adı değiştirildi. 1975 yılında Pazarcık bölgesindeki tüm Türklerin isimlerinin değiştirilmesi, 1971-1974 arasında 300 bin Pomak Türkünün isimlerinin değiştirilmesi gibi olaylar asimilasyon sürecinin birer parçasıydı. Bizim mücadelemiz, siyasi alanda tarih kitaplarına gerçekleri yazdırarak asimilasyon sürecinin başlangıcını doğru bir şekilde ortaya koymak olmalı. Bugün benim köyümde, Türkiye’den gelip kayıt yaptıran kişilerin yüzde 30’u halen Bulgar isimli. Bu gerçekleri anlatmamız gerekiyor. Şehitlerimiz, gazilerimiz var; ancak aynı zamanda “Bana ne” diyen kişiler de mevcut. Sözlerimi burada bitirirken davetiniz için teşekkür ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından soydaş öğrencilerin Türkan Bebek anısına okuduğu şiirler vatandaşları duygulandırdı. Türkan bebek ve şehitler için dua edilmesi sonrası protokol, soydaş öğrenciler ve vatandaşlar, Türkan Feyzullah’ın anısına yaptırılan heykele karanfil bırakması sonrası tören son buldu.
Haber: Erkan Ekşi
GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025MARMARA BÖLGESİ
16 Haziran 2025MARMARA BÖLGESİ
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025