DOLAR 32,3416 0.24%
EURO 35,1676 0.01%
ALTIN 2.304,371,19
BIST 9.079,973,10%
BITCOIN 22930322,70%
Edirne
18°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

“CHP’de de kadının adı yok”

“CHP’de de kadının adı yok”

ABONE OL
7 Aralık 2020 15:48
“CHP’de de kadının adı yok”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
5 Aralık kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınması kapsamında kadınlara seslenerek açıklama yapan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Siyasi partiler yasasına cinsiyet kotası getirmeyen partiye hep beraber karşı durun ve gücünüzün farkında olun” sözlerine dikkat çeken KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Başkanı Nuray Karaoğlu, “Bu sözleri çok anlamlı ve değerli bulmakla birlikte, CHP’nin kendi tüzüğünde %33 cinsiyet kotası olduğu halde CHP’den mecliste sadece %12.32 oranında kadınların yer aldığını göz önünde bulundurursak ve yine CHP’de son seçimlerde bundan önceki genel seçimlerde de Aday Belirleme Komisyonu’ndaki cinsiyet dağılımına baktığımızda kadının adının olmadığını üzülerek görüyoruz” dedi.
Karaoğlu, siyasi partilerin tüzük değişikliği için çalışmalara başladıklarını, görüşmelerinin sürdüğünü de açıkladı.
KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği), siyaset ve akademi dünyasından önemli isimlerin katılımıyla “Türkiye’de Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkını Kazanmasının 86. Yıl Dönümü Paneli” düzenledi.

KA.DER Başkanı Nuray Karaoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı etkinlikte, Moderatörlüğü Sivil Düşün Programı’nın Ekip Lideri Dilek Ertükel üstenirken, ABD merkezli Emily’s List’ten Sherry Merfish, Geçmiş Dönem Belçika Temsilciler Meclis Üyesi Fatma Pehlivan, Hamburg Eyalet Meclisi Milletvekili Güngör Yılmaz, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Pınar Melis Yelsalı Parmaksız ve 19. Dönem Devlet Bakanı Önay Alpago konuşmalarını yaptıktan sonra soruları yanıtladılar.

“SEÇİMLERİ ETKİLEME GÜCÜMÜZ VAR”

Açılış konuşmasında meclisteki 600 koltuğun yarısının kadınların hakkı olduğunu belirten Karaoğlu, “Yarısını elde ettiğimizde daha çağdaş ve eşit temsilin getirdiği refah seviyesini birlikte yaşayacağız” dedi.

5 Aralık kapsamında bir televizyon kanalında kadınlara seslenerek açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Siyasi partiler yasasına cinsiyet kotası getirmeyen partiye hep beraber karşı durun ve gücünüzün farkında olun” sözlerine dikkat çeken Karaoğlu, şunları kaydetti: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini çok anlamlı ve değerli bulmakla birlikte, CHP’nin kendi tüzüğünde %33 cinsiyet kotası olduğu halde CHP’den mecliste sadece %12.32 oranında kadınların yer aldığını göz önünde bulundurursak ve yine CHP’de son seçimlerde bundan önceki genel seçimlerde de Aday Belirleme Komisyonu’ndaki cinsiyet dağılımına baktığımızda kadının adının olmadığını üzülerek görüyoruz. Bu zihniyetin siyasetin tüm kurumlarında yer aldığını biz kadınlar biliyoruz. Yine TBMM’deki komisyonların cinsiyet dağılımına baktığımızda kadınların toplumsal cinsiyet rollerine göre komisyonlarda yer aldığını görmekteyiz. Örneğin 17 kişiden oluşan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nda sadece bir kadının ve 26 kişilik Tarım Orman Köy İşleri Komisyonu’nda yalnızca iki kadının, 26 kişilik İçişleri Komisyonu’nda yalnızca üç kadının bulunması ve 25 kişilik Milli Savunma Komisyonu’nda hiç kadın olmaması bu zihniyetin mecliste de sürdüğünü bize göstermektedir. Ancak biz kadınlar, Türkiye’deki seçmenlerin %50.7’si olduğumuzu biliyoruz ve seçimlerin sonucunu etkileme gücümüzün bulunduğunun da farkındayız”

Karaoğlu, aynı zamanda siyasi partilerin tüzük değişikliği için çalışmalara başladıklarını, ikinci toplantılarını akademisyenler ve siyasi partilerin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdiklerini açıkladı.

“FERMUAR SİSTEMİ KABUL EDİLMELİ”

10-15 yıl öncesine karşı aynı niteliklere sahip olmasına rağmen işe alımlarda erkeklere öncelik verildiğini belirten Pehlivan da yasalarla bu konulara bir kota koyma gücünün olduğunu söyledi.

Pehlivan, “Şu an Belçika’da talep edilen Fermuar Sistemi’nin (Bir kadın bir erkek sistemi) yasallaşması. Ancak bu şekilde mecliste eşitlik olabilir. Görüşmelerimiz sürüyor. Şu an hükümette kadın ve erkek eşitliği var ancak bunu mevcut yönetim istediği için oldu. Bunun yasallaşmasını istiyoruz” dedi.

“DEĞİŞİM PARÇA PARÇA OLUR”

Almanya’da kadınların siyasetteki yeri hakkında bilgi veren Yılmaz ise 5 yıldır mecliste olduğunu, bir kadının meclise girer girmez değişiklikler yapamadığını anlattı.

Yılmaz, “Meclise girdikten sonra da birçok sorunla karşılaşıyorsunuz. Ben 5 yıldır değiştirmek istediğim her şeyi değiştiremedim ancak değişim parça parça olur. Buna inanarak ilerlemek gerekiyor” diye konuştu.

“KADIN YÖNETİMİNDE COVID – 19 VAKALARI DAHA AZ”

ABD’deki yasaları ve kadınların çok oy almasına rağmen seçilemediği zamanlar olduğunu anlatan Merfish de özellikle yerel yönetimlerde kadınların yer almasının önemli etkiler yarattığını söyledi.
Seçme ve seçilme hakkının tarihi hakkında bilgi vererek konuşmasına başlayan Parmaksız da bir kurumun en az %30’unun kadın olmasıyla beklenen değişimleri yaratabileceğini ifade etti.
Ayrıca, kadınların yönetimde yer aldığı ülke ve yerel yönetimlerde COVID – 19 vakalarının ve ölümlerin de diğer yerlere göre daha az olduğunun altını çizdi.

Parmaksız, “Çünkü kadınlar, kamu sağlığını ekonomik çıkarların önüne koyabiliyor ve hızlı karar alabiliyorlar. Bu bölgelerde cinsiyet eşitliği, insani ve sosyal koşullar daha iyi olabiliyor” açıklamasını yaptı.

“BU BİR SİSTEM SORUNU!”

“Dünyanın her yerinde ve her çağda, kadınların siyasetle ilgilenmesi erkekler için neredeyse bir ayıp, bir yasak, bir günah biçiminde görülmüştür. Kadın erkeğin tam olmamış hali olarak değerlendirilmiştir” diyen Alpago da şunları kaydetti:

“Sorun sadece siyasette de kadın erkek eşitliği değil. Bu sistem ile ilgili bir sorun. Kaç baro, sendika, meslek odası başkanı, valimiz ya da kaymakamımız kadındır? Cinsiyet eşitliği yaşamın her alanında olabilmeli”

“KADIN YAN FİGÜR GÖRÜLÜYOR”

Alpago, bakanlık yaptığı süreçte yaşadıklarını da şöyle anlattı:
“O zamanki adımız ‘Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı’ydı. O süreçte şunu gördüm, bakanlığımızın kadınlarla ilgili hazırladığı herhangi bir çalışma sunduğumuz zaman ‘Şimdi sırası değil’ diye yanıtlanırdı. Erkekler için çok spesifik konulardı ve ‘Zamanı değildi’. Kadınlara bakanlık veriliyorsa önce ‘Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlık’ ya da belki bazen ‘Eğitim Bakanlığı’ uygun görülüyordu. Oysa bir kadının ‘Sağlık Bakanı’ olduğunu düşünelim. Pandemi sürecinde aldığımız sonuçlar çok daha farklı olacaktır. Çünkü kadının özünde anaç duygu ve sorumlulukla daha özenle yapabileceği işler olacaktı. Fakat siyaset dediğimiz zaman siyaset hâlâ erkek işi, kadın orada bir yan figür olarak görülüyor. Bu konularda hepimizin yapacak bir şeyleri olduğuna inanıyor ve kadının siyasette yer almasının barış, insan hakları, demokrasi açısından, siyasete gelecek nezaket ve üslup açısından çok doğru olacağına inanıyorum”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.