DOLAR 32,5559 0.04%
EURO 34,9970 0.36%
ALTIN 2.425,460,10
BIST 9.722,090,80%
BITCOIN 2087584-4,10%
Edirne
18°

KAPALI

13:07

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

CKD’den İstanbul Sözleşmesi çıkışı!    

CKD’den İstanbul Sözleşmesi çıkışı!    

ABONE OL
24 Kasım 2021 23:50
CKD’den İstanbul Sözleşmesi çıkışı!    
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Edirne Şubesi Başkanı Mine Hepgüllü, “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, toplumlara cinsellik karmaşası dayatarak aile kurumunu ve toplumsal değerleri örselemek ve ulus devletleri güçsüzleştirmek isteyen emperyalizmin içimizdeki neoliberal uzantılarına büyük bir çığırtkanlık alanı açacaktır”dedi.

CKD Edirne Şubesi Başkanı Mine Hepgüllü, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında İstanbul Sözleşmesi’nin önemini anlattı.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ OLUMLU İŞLEVLER GÖRMÜŞTÜR”

Cumhuriyetimizin, kuruluşundan bu yana kadının yasalar önünde erkekle eşitlenmesi ve toplum yaşamında kadın erkek ayrımcılığının ortadan kaldırılması için birçok batılı devletten önce gerekli yasal ve sosyal düzenlemeleri hayata geçirdiğini anlatan Hepgüllü, “Bu bağlamda 2011 yılında hazırlanan ve imzaya açılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne (İstanbul Sözleşmesi) Türkiye de taraf olmuştur. 2012 yılında da, kadına yönelik şiddetle mücadelede yetersizliği görülen 4320 sayılı Ailenin Korunması Kanununun yerine 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” çıkarılmıştır. 6284 sayılı kanunun hazırlanmasında Anayasamız ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle İstanbul Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınmıştır. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik ve aile içi şiddete karşı mücadelede önemli ilerlemeler sağlayan 6284 sayılı kanunumuzun çıkarılmasında esas alınan metinlerden birisi olarak olumlu işlev görmüştür. Bununla birlikte, “kadına, sadece kadın olduğu için uygulanan şiddete” karşı mücadeleyi konu almış gözüken İstanbul Sözleşmesinin, şiddeti önleme ekseninde, bu kadim sosyolojik gerçeğin dışında kalan “cinsel yönelim, cinsel kimlik” gibi kavramları ve “azınlık olma” statüsünü de kapsamına aldığı gözden uzak tutulmamalıdır. Sözleşmede yer verilen bu kavramların taraf devletler üzerinde baskı unsuru oluşturacağı, Sözleşmenin taraf devletlerde ne şekilde uygulama yenilikleri getirdiğini izlemekle görevli uzmanlar grubunun Türkiye için hazırladığı 2018 değerlendirme raporunda açıkça görülebilmektedir”dedi.

 “ÇIĞIRTKANLIK ALANI AÇACAKTIR”

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin durumunda değerlendirmesini yapan Başkan Mine Hepgüllü “Uzmanlar grubu raporu, Sözleşmedeki cinsel yönelim-cinsel kimlik ve azınlık (etnisite) kabulünü gerekçe göstererek Türkiye’deki uygulamaları eleştirebilmekte ve “düzeltmeler” önermektedir. Türkiye ise 6284 sayılı kanunu, Sözleşmedeki toplumsal dokumuza ve ulus devlet bütünlüğümüze uymayan ifadelerin hiçbirine yer vermeyerek milli vasfımıza uygun şekilde hazırlamıştır. Keza, Aile Bakanlığınca, Türkiye’nin taraf olduğu diğer uluslararası sözleşmeler ve İstanbul Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak hazırlanan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planlarında da bu kavramlar geçmemektedir. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, toplumlara cinsellik karmaşası dayatarak aile kurumunu ve toplumsal değerleri örselemek ve ulus devletleri güçsüzleştirmek isteyen emperyalizmin içimizdeki neoliberal uzantılarına büyük bir çığırtkanlık alanı açacaktır. Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemeli, ancak Sözleşmenin 72. maddesine dayanarak, söz konusu madde ve ifadelerde değişiklik yapılması için bir an önce Avrupa Konseyi’ne başvurmalıdır.  Kadına yönelik ve aile içi şiddetin önlenmesinde yürütülen mücadelenin dayanağı iç hukukumuzdur”dedi.

“6284 SAYILI KANUNUN EKSİKLERİNİ GİDERİP DÖRT ELLE SAVUNUP SARILMAMIZ”

Hepgüllü “Kadınımızı Anayasamız, Medeni hukukumuz, Ceza hukukumuz ve 6284 sayılı kanunumuz korumaktadır. Bu nedenle “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” sloganı, Cumhuriyet devriminin ve ülkemizde bugüne kadarki kadın mücadelesinin çok önemli kazanımlarını, keza 6284 sayılı kanunun önemini ve gücünü yadsıyan, kendi gücümüze güvensiz bir söylemdir. Kadına yönelik ve aile içi şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesinde, dört elle savunmamız ve sarılmamız gereken 6284 sayılı kanunun eksikliklerinin giderilip etkili şekilde uygulanmasıyla önemli mesafe alacağımız açıktır” dedi.

Erkan Ekşi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.