Eğitim İş Sendikası tarafından, Edirne’nin de içinde olduğu tüm şubelerin katılımıyla Ankara Tandoğan Meydanı’nda “Cumhuriyet ve Emek Mitingi” gerçekleşti. Cumhuriyet ve emek mücadelesine vurgu yapmak amacıyla Tekirdağ’dan Ankara’ya kadar başlatılan “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü” sonrası açıklamada bulunan Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar “Devletin sahibiyiz diyor. Değilsiniz. Olamayacaksınız. Cumhuriyet halk demektir, cumhuriyetin sahibi de halktır. Biz kurduk biz yaşatacağız” şeklinde sözlerine yer verdi.
“SİLAHIMIZ KALEMİMİZ, KARANLIĞI YENECEĞİZ”
Başkan Zobar “Cumhuriyet ve Emek Mitingi, Tekirdağ’dan Polatlı’ya yürüyen Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve şube başkanlarımızdan oluşan yürüyüş kortejinin Tandoğan Meydanı’na girmesi ile başladı. Binlerce yurttaşın doldurduğu alanda coşkulu bir şekilde karşılanan kortej, “Silahımız kalemimiz, karanlığı yeneceğiz” sloganı atarak kalemlerini kaldırdı. Mitinge, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalar, CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özcağdaş, CHP’li milletvekilleri Uğur Bayraktutan ve Hasan Öztürkmen, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ile yurttaşlar katıldı. Genel Başkanımız Kadem Özbay mitingde yaptığı konuşmaya yürüyüş boyunca gittikleri illeri ve orada verilen mesajları anlatarak başladı” diyerek miting hakkında bilgi verdi
CUMHURİYET VE EMEK YÜRÜYÜŞÜ”
Genel Başkan Özbay’ın burada yaptığı konuşmadaki cümlelere yer veren Zobar” Sıktığı ele, kucakladığı dosta, dokunduğu omuza, gülümsediği yüze, baktığı göze, dinlediği söze, yüreğini veren, varlığını ortaya koyan Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü’nün kahramanları merhaba. Biz bu yürüyüşe, karanlığa karşı bir meşale yakmak için başladık! Biz bu yürüyüşe, hukuksuzluğa karşı adalet, sömürüye karşı hak ve halkın iradesi için başladık! Biz bu yürüyüşe, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyet’i, laik ve bilimsel eğitimi, emeğin onurunu savunmak için başladık! Yürüdük yollar aşınmaz dediniz biz yolları aşındırmak için değil açlık sefalet yoksulluk içinde bıraktığınız, korkuyla yönetmeye çalıştığınız karanlık bir ülkede, sözümüzle, yürüyüşümüzle, az da olsa kaldıysa, yüzünüz aşınır mı diye yürüdük. Ve bugün, sesimize ses katanlar, düşünceleriyle duygularıyla sadece bu meydanda değiller, ülkenin dört bir yanındalar. Karanlığa, yoksulluğa, zorbalığa karşı özgürlük, eşitlik birlik mücadelesi veren her yürek bizimledir. Nerede Atatürk’ün izinde yürüyen bir cumhuriyet sevdalısı, nerede özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe sahip çıkan bir ilerici varsa, aydınlanma savaşçısı var ise biz oradayız. Bizler, Cumhuriyetçiler olarak Ankara’da, 1. Meclis’in önünde başladık yürüyüşümüze! O meclis ki, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin merkeziydi! O gün nasıl “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” dediysek, bugün de bu ülkenin geleceğini tarikatlara, sermayeye, tek adamlık rejimine teslim etmeyeceğiz” şeklinde belirtti.
“BİZİM AY SONUNU BEKLEME HALİMİZİ, BİTMEYEN KARAKIŞA ÇEVİRDİLER”
Ankara’dan verilen mesaja değinen Başkan Nedim Zobar, “Emekçiyi yoksullaştıran, halkı fakirleştiren, eğitimi gericileştiren politikalarına karşı susmayacağız! Kamu emekçisini, işçiyi, emekliyi açlık sınırına mahkûm eden, liyakatı yok eden, gençlerimizi diplomalı işsizliğe mahkum eden düzenin karşısındayız! Bu anlattığım bir Türkiye hikayesidir. Artık eğitim görmenin, alanında uzmanlaşmanın, çok çalışmanın makbul sayılmadığı, iş bulmaya ve hayata tutunmaya yetecek kadar gelir sağlamaya yetmediği yeni Türkiye’dir. Bu kabul edilebilir mi? Bu geleceksizlik, bu ülkenin çalışanına reva görülen değersizlik, kabul edilebilir mi? Asla kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Bir öğretmen olarak söylüyorum ki, bunların cumhuriyet dersi eksiktir. Çünkü cumhuriyet aynı zamanda tüm yurttaşların devlet imkanlarından eşit şekilde faydalandığı sistemin adıdır. Büyük önder Atatürk’ün kimsesizlerin kimsesi olsun diye kurduğu bu Cumhuriyet’te emekçinin yoksul, haksız, hukuksuz imkânsız bırakılması asla kabul edilemez. Bizim insani koşullarda yaşama hakkımızı çaldılar, Bizim yaşanabilir emeklilik hayalimizi çaldılar. Bizim ay sonunu bekleme halimizi, bitmeyen karakışa çevirdiler. Bizim öğrencilerimize laik ve bilimsel eğitim verme hakkımızı çaldılar. Eğitimden liyakati, gencecik insanlardan hak ettikleri kadroları çaldılar. Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar. Beklerler, beklesinler! Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız” dedi.
“ŞU SORUNLARIN ACİLEN ÇÖZÜLMESİNİ İSTİYORUZ!”
Eğitimde yaşanan sorunları dile getirerek çözülmesi çağrısında bulunan Zobar, “Bu meydanda olmamızın birçok sebebi var. En önemlilerinden biri budur. Bu anlayışa karşı mücadelemizi bir gün bile aksatmayacağız. Şu sorunların da acilen çözülmesini istiyoruz. Okullarda öğrenci ve öğretmen vardır. ÇEDES Projeleriyle devlete, okulda öğretmenlere emanet edilmiş çocukların karşısına öğretmenden başkası çıkarılamaz. okullar öğretmenlerin VE öğrencilerindir Protokollerle okulların asli görevinin dışına çıkarılması kabul edilemez. Zorunlu eğitimde yüzde 100 okullaşma istiyoruz. Bunu sağlamak bu devletin asli görevidir. 1,5 milyon çocuk okulda yok. Çocukların eğitimini okuldan ve öğretmenden uzaklaştıran her türlü uygulamanın karşısındayız. Okullarımızda zorunlu seçmeli dersler istemiyoruz. Birbiriyle kaynaşamayan farklı nesiller yetiştiren okullar istemiyoruz. Zorunlu eğitimde okullarımızda bir öğün yemek ve temiz su ücretsiz olmalıdır. Ortada devlet aklı yok sağlıklı nesil sağlıklı toplum demektir. Öğretmenlerin göreve başlatılmasında Akademi eğitimini ve katmerli mülakatı kabul etmiyoruz. Üniversiteleri ne hale getirdiniz, diplomasız yöneticiler diplomayı değersizleştirdi. En büyük mirastır eğitim, diploma! Öğretmenlikte unvanlar kaldırılmalı bu unvanlara verilen ücretler öğretmenlerin kıdem ve kademelerine göre maaşına yansıtılmalıdır. Atanmayan öğretmenlerin, mülakat mağdurlarının mağduriyetleri giderilmelidir. 1milyona yakın atama bekleyen öğretmen var, ayıp utanın, atamayacaksanız niye açtınız bu kadar üniversiteyi? Bu gençler aileleri sizin müşteriniz değil, olmayacak! . Özel okul öğretmenlerinin ekonomik durumları kamu okullarındakinden az olamayacak biçime getirilmelidir. 1913 yılından 2014 yilına kadar hiçbir hükümetin aklına gelmeyen değişimi bu iktidar yaptı. Ankara’nın Çankaya ilçesinde devlet okulundan çok, özel okul var! Ayıp, utanın! Vergiler, başta eğitim, sağlık, güvenlik içindir, sizin sarayınız lüksünüz için değil! 1.5 milyondan fazla özel okula giden çocuğumuz var. Neden? Sizden sizin zararlı fikirlerinizden dayatmalarınızdan kaçtıkları için. Siz okulların, öğretmenlerin, öğrencilerin sahibi değilsiniz. Zorunlu eğitim uygulayan bir ülkede proje okul adıyla nitelikli -niteliksiz okul ayrımı olmaz. Devletin görevi okullarımız arasındaki fiziki yetersizlikler gibi nitelik farkını da kaldırmaktır. Proje okulları uygulaması sizin FETÖ taktiğinizdir. Abi/abla atama modelinizdir. Keyfi atamalara son verin, liyakatsizliğiniz kurumları yozlaştırdı, çürüttü. Deprem bölgesinde verilen sözler tutulmadı. Öğrenciler konteynır okullarda öğrenimlerine devam etmektedir. Deprem beklenen illerimizde okullarımızın bir kısmının güçlendirilmesi hala yapılmış değildir. MESEM uygulaması çocuk emeğinin sömürülmesidir. Bu uygulamaya mutlaka son verilmelidir. AKP iktidara geldiğinde öğretmenler maaşının beşte birini ev kirasına öderken, emekli ikramiyesiyle ev, araba alabilirken şimdi maaşı neredeyse ev kirasına yetmez oldu, emekli ikramiyesiyle ev alabilmesi hayal bile değil artık. Bizler sizin tebliğci, kuryeci öğretmeniniz değiliz, olmayacağız. Bunları istemek hakkımız değil mi? Bunları almak için mücadele edecek miyiz? “dedi
” BİZ ÇAĞDAŞLIKTAN, AKILDAN, BİLİMDEN, EĞİTİM HAKKINDAN YANAYIZ”
Karma eğitimi tartışmaya açan bürokratlara hoşgörüyle bakamayacaklarını kaydeden Zobar, “Cumhuriyet sevdalıları, emeği en yüce değer olarak bilenler; Biz bu iktidarı tanıyor ve çok iyi biliyoruz. Bu insanların laiklik karşıtı, çağdaş değerlerden uzak olduklarını da biliyoruz. Bu yüz yılda bu çağda zorunlu eğitim çağındaki çocukları cinsiyetlerine göre farklı okullarda toplayalım diyen, karma eğitimi tartışmaya açan Bakanlara, bürokratlara hoşgörüyle bakamayız. Bu çağdışılık ile çağdaşlık arasındaki kavgadır. Biz çağdaşlıktan yanayız. Bu akıl, bilime dayanmak ile akıl dışılık arasında bir kavgadır. Biz akıldan, bilimden yanayız. Bu ileri ve geri arasında kavgadır. Biz ileri olanın yanındayız. Bu insan haklarından, eğitim hakkından yana olmakla ayrıcalıklar peşinde koşanlar arasındaki kavgadır. Biz insan haklarından eğitim hakkından yanayız. Biz kadın haklarından yanayız onlar fıtrat farklı diyerek kadını ikinci sınıf görenlerdir” dedi.
“CUMHURİYETİN SAHİBİ HALKTIR”
Son olarak Zobar, “Biz ülkede birlik, yurttaşlık, eşitlik, özgürlük, kardeşlik diyoruz, hukukun üstünlüğü diyoruz. Onlar bizim taraftarlarımız, bizim hukukumuz diyor. Devletin sahibiyiz diyor. Değilsiniz. Olamayacaksınız. Cumhuriyet halk demektir, cumhuriyetin sahibi de halktır. Biz kurduk biz yaşatacağız. Burada bulunuşumuz, tüm Türkiye için, gelecek için Cumhuriyetten ve emekten yana hem bir direniş, hem de çağrıdır. Cumhuriyeti savunacak, Emeğin hakkını koruyacak, Özgür, eşit, laik bir ülke için mücadele edecek miyiz? O zaman Yaşasın emek! Yaşasın özgürlük, eşitlik ve kardeşlik! Yaşasın Cumhuriyet”şeklinde noktaladı.
Haber Merkezi
GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025MARMARA BÖLGESİ
16 Haziran 2025MARMARA BÖLGESİ
16 Haziran 2025GÜNCEL
16 Haziran 2025