DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BIST 9.915,622,05%
BITCOIN 2076784-1,31%
Edirne
20°

PARÇALI BULUTLU

04:27

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kanal İstanbul endişesi

Kanal İstanbul endişesi

ABONE OL
30 Aralık 2019 09:46
Kanal İstanbul endişesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Edirne Kent Konseyi’nde bir araya gelen TP, TMMOB ve EKK temsilcileri Kanal İstanbul projesine yönelik endişelerini dile getirerek, projenin İstanbul’un yanı sıra Trakya Bölgesi’ne de büyük bir zarar vereceğini öne sürdüler.

Edirne Kent Konseyi’nde bir araya gelen Edirne Kent Konseyi (EKK) Başkanı Ziya Gökerküçük, Trakya Platformu (TP) İl Yürütme Kurulu’ndan Nihat Çolak, TMMOB İKK adına Yılmaz Eren, Kanal İstanbul Projesi hakkında hem İstanbul hem de Trakya’ya etkileri konusunda endişelerini dile getirdiler.

“TRAKYA TEHLİKEDE”

Edirne Kent Konseyi Başkanı Ziya Gökerküçük, günlerdir Kanal İstanbul ile yatıp Kanal İstanbul ile kalktıklarını belirterek, “Bu konuda bütün kurumlar bir şeyler yapıyor. Görüyoruz, yapılmalı yapmalıyız da. Bu farklı arkadaşlarımızın bir arada fotoğraf çekip Edirne’nin bir yürek olduğunu Edirne’nin büyük çoğunluğunun Kanal İstanbul’a karşı olduğunu vurgulamak için böyle bir fotoğraf çektirdik bir araya gelelim dedik. 22 Aralık’tan sonra İstanbul’da ki gönüllüler, barolar, TMMOB, İKK güzel çalışmalar yaptı. Güzel sağlıklı verilerle itiraz dilekçesi hazırladı. Fakat bize o yetmedi Trakya olarak. İstanbul’un yaşayacağı tehlikeler haricinde Trakya’nın ayrı tehlikeleri var” dedi.

Gökerküçük, “Trakya Platformu’nun bilim ve hukuk kurulu kendi verilerine dayanarak yeni dilekçeler yaptı. Her gün yenilendi bu. Örneğin bu sabah 09.42’de son şeklini aldık. Bunu da sosyal medyadan paylaşacağız. Tabi ki bütün dilekçeler geçerlidir. Şöyle bir dedikodu var TV programlarında konuşuluyor. İtiraz dilekçesinin siyasi olduğu, hiçbir kanıtı olmadığı şeklinde. Basın şunu bilsin ki bizim itiraz dilekçelerimizin hepsi bilimseldir. Hepsi verilere dayanır. Kaynaklar devletin yasalarıdır. 6 sayfa hepsinin sağlam verileri var itiraz dilekçelerimiz. Hiçbir kimse bu itirazlar siyasidir diye düşünmesin. Edirne’nin ortak çalışma üretmesini sağlamaya çalışacağız. İtiraz dilekçelerini burada karar alabiliriz. Salı günü saat 12.30’da Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nde buluşalım” dedi.

“TRAKYA’YI ÇÖLLEŞTİRME TEHDİDİ”

Trakya Platformu İl Yürütme Kurulu’ndan Nihat Çolak,  Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik Trakya Platformu olarak sadece Edirne’de değil, Kırklareli ve Tekirdağ’da da aynı itiraz metinlerini ortaklaştırdıklarını belirterek, “Çünkü Trakya bir bütün. Trakya sadece Kanal İstanbul’a yakınlığı nedeniyle Kırklareli’nin itiraz etmesiyle mümkün olmaz. O yüzden Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne bu üç ile de etkilerini değerlendirerek, Trakya Platformu’nun bilim kurulu ve hukuk kurulu var. Bilim ve hukuk insanlarından Türkiye Barolar Birliği’nin çevre komisyonunu üyelerinden oluşan bir kurul. Bu arkadaşlarımızın hazırladıkları dilekçeleri ortaklaştırdık. Trakya’nın her ilinde ilçesinde bu ortak itiraz metinlerini iletmeye başladık. Çalıştay Çorlu’da da Kanal İstanbul’un Trakya’ya etkileri noktasında bir çalıştay panel tarzı bir bilim insanları ile kentleri, doğa severleri yaşam savunucuları buluşturan bir panelde, panelde çalıştay da düşünüyoruz. Bunu da yakın zamanda gerçekleştireceğiz. Buda önemli bir çalışma olacak. Buradan çıkan sonuçları kamuoyunla paylaşacağız. Bu itirazın her adımında sürecin takipçisi olacağız. Trakya’yı savunmaya devam edeceğiz. Bizim açımızdan gördüğümüz bir eksiklik şuydu. Kanal İstanbul tartışmaları genelde İstanbul etkileri üzerinde değerlendiriliyordu. O da doğru, İstanbul’da bizim İstanbul’umuz fakat Trakya’yı çölleştirme tehdidi, biz bu tehdidi biraz daha açığa çıkaralım. Penceremizden bakan bir tarzda dilekçemizi oluşturduk. Tüm kamuoyu ile de paylaşacağız. Tüm Halkımızı da bu konuda bizle beraber olmaya davet ediyoruz” dedi.

“AMERİKALILAR TARAFINDAN 1950’LERDE HAZIRLANMIŞ STRATEJİK BİR PLAN OLAN KROKİ”

TMMOB İKK adına Yılmaz Eren de, 23 Aralık’ta Çevresel Değerlendirme Raporuna karşı itirazlarının sürdüğünü belirterek, “Bu süre 2 Ocak akşamı sona eriyor. 10 günlük süre içinde çok fazla çalışma yapma şansımız olmadı ama, Türkiye seferber oldu. Bizim Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği ile birlikte duyarlı örgütler herkes seferber oldu. Özellikle İstanbul’da çok büyük bir tepki olduğu gibi Anadolu’ya da yayıldı bu. Trakya’nın da buradan etkilenmemesi olanaksızdır. Özellikle Kırklareli ve Tekirdağ olarak İstanbul kanalından büyük ölçüde etkileneceğiz. Çünkü Marmara Havzası oraya kadar dayanıyor. 1524 sayılı ÇED raporuna baktığımız zaman bunun ekleriyle birlikte 3 bin sayfaya yakın çalışma, şunu gördük, gerçek bilimselliğe ve tekniğe, hukuka aykırı bir proje olduğu, o ÇED raporunu hazırlayan teknik elemanların hiçbirinin akademik Profesör pozisyonunda olmadıklarını gördük. Bazılarının baskı altında bu rapora imza attıklarını biliyoruz. Özellikle 46 tane kurumda görüş almaları gerekirken 10 tane kuruma yazı yazdıklarını, DSİ’nin sakıncası var onu da koymadıklarını gördük. Sadece 4 tane resmi kurumun görüşlerini belirtmişler. Ortada açıkça bir skandal da söz konusu. Siyasi iktidar bunu uygulamaya çalışmaktadır. Biz kanal projesini çocukluğumuzdan beri duyardık. Ama İstanbul’da değil de başka yerlerde duyardık. Hayal bir proje olarak düşünürdük. Basında dolaşan bir harita var. 1950’li yıllarda Amerikalılar tarafından hazırlanan stratejik bir plan olduğu söylenen bir kroki. Gerçekliği var mı yok mu bilmiyorum. Kanal hizmete girdiği zaman kimin çıkarlarını aykırı olacak onunda farkına vardığımız için bu çalışmaya Amerikalıların katkısı olduğunu düşünüyorum. Bu benim kişisel görüşüm. Zamanla yerel tarihçiler bu bilgilere ulaşacaktır. Gerçekten içimiz kan ağlıyor. İstanbul’u da bölme projesidir. Trakya stratejik açısından, savunma açısından terk ediliyor demektir askeri anlamda budur. Bizler teknik eleman olarak elimizi taşın altına koyduk, Trakya’yı müdafaa edeceğiz. Bunun bir rant ve emlak projesi olduğunu görüyorum. Özellikle rant projesi olması 2015’li yıllardan beri Arap ülkelerinde pazarlaması yapılıyor bu kanalın. Gemi yükünü azaltma gerekçesi ile yapılıyor. Tek gerekçesi var başka gerekçesi yok. Biz buna da karşıyız. Ortada ekolojik, sosyal biyolojik gerçekler ortada yok. Bilim adamları uyarıyor kesinlikle yapılmasın diye. Bu rant projesini yaptırmamak gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.

Erkan Ekşi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.