DOLAR 32,5748 0.09%
EURO 34,9985 0.35%
ALTIN 2.426,300,16
BIST 9.722,090,80%
BITCOIN 2081869-3,50%
Edirne
21°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Ölüm Yıl Dönümünde Bir Fahri Yücel Anısı

ABONE OL
17 Eylül 2020 10:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye de, kaç siyasetçiye nasip olmuştur.

Hadi siyasetçiler neyse,

Kaç bürokrat ölümünün üzerinden 15 yıl geçtikten sonra hala anılır, hatırlanır.

Edirne’nin görevi başında hayatını kaybeden Valisi Fahri Yücel’den söz ediyorum.

12 Ağustos 2004 tarihinde hayatını kaybetti.

Ama bugün hala adı anıldığında, söz edildiğinde Edirneliler kendisini büyük bir sevgi ile yad ediyor.

Pazartesi günü aramızdan ayrılışının 15. Yılı,

Bayram nedeniyle gazete yayınlanmayacağı için ben de yazımı erken yazıyorum.

Edirneli öğrencilerin Lise Giriş Sınavlarında Türkiye sıralamasında, ilk üçlerden 25’inciliğe kadar gerilemesi üzerine yazılar kaleme almıştım.

Yazılarım üzerine, okuyucularımdan eski Edirne Kültür ve Turizm Müdürü İrfan Özcan aradı.

Edirne’nin Lise Giriş Sınavlarında Türkiye birinciliklerine abone olduğu döneme ilişkin ilginç bir anekdot anlattı.

O yıllarda Lise Giriş Sınavlarında hedefin tutturulduğunu, sonra Üniversite Giriş Sınavları için hamleler yapıldığından söz etti.

Paylaşmak istiyorum.

O dönem Anadolu Öğretmen Lisesinin Tarih Öğretmeni olan İrfan Hoca’nın 2003 yılının Eylül ayının bir Pazar günü telefonu çalar.

Arayan dönemin Milli Eğitim Müdürü Ali Zer’dir.

Köfteci Osman’ın dükkanında beklediğini söyler.

Milli Eğitim Müdürü Ali Zer, yanında dönemin personel atamalarından sorumlu Müdür Yardımcısı Recep Gürkan ile birlikte Edirne Valisi Fahri Yücel imzalı Şube Müdürlüğüne atama yazısını tebliğ eder ve eklerler, ‘Yarın sabah makamda ol’

İrfan Hoca şaşkın, bu atama nereden çıktı anlamaya çalışır.

Pazartesi sabahı valilik makamında Fahri Yücel’in karşısına çıkar ve ‘Emirleriniz Sayın Valim’ der,

Vali Fahri Yücel sözü uzatmadan, ‘İrfan Hoca, dershanelere gidemeyen, kahve köşelerinde oturan, liseyi bitirmiş üniversite kazanamamış, ailesinin ekonomik durumu iyi olmayan ne kadar öğrenci varsa tespit et. Üniversite hazırlık kursu açacaksın, okullardan da öğretmenleri tespit et’ talimatını verir.

Bekle der,

Kurslar için yapılacak masraflar, deneme testleri, kitaplar, öğretmenlerin ders ücretleri vardır.

Telefonu kaldırır ve  Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Hicran Balı’ya, ‘Dezavantajlı çocuklar için kursa ait harcamalarını ödeyin’ diye emreder.

İrfan Hoca, kafe, kahve, atari salonlarını kapı kapı dolaşıp 300 öğrenci tespit eder.

Öğrencileri okulun bahçesine toplar,

Çoğunun üzerindeki kıyafetler dökülüyor, saç baş karışmış, kollarda dövmeler, kulaklarda küpeler görüntü, ‘ben vazgeçtim hayat’ fotoğrafı adeta,

Bütün bunlar olurken, dershaneler ayağa kalkar,

Gider konuşur ve ‘derdimiz sizin müşterileriniz değil, size gelemeyen dezavantajlı çocuklar’ der,

ÖSS hazırlık kursunda görev yapacak öğretmenler belirlenir,

Saat ücretleri günün şartlarının üzerindedir.

Bu kez, öğretmen sendikaları isyan bayrağı açar, mahkeme kapılarına gitme tehdidinde bulunur.

Memlekette hayırlı bir iş yapmak ne kadar zor,

Neyse, sendikalar da niyeti anlar, geri adım atar.

Kurslar Cumartesi, Pazar günleri için planlanır.

Ama öğrenci sayısı öngörülen sayıdan fazladır,

Kurs günlerine Cuma da eklenir,

Yine yetmez, Perşembe akşamları da kursun kapıları açılır.

Vali Fahri Yücel, haftada en az bir kez makamdan çıkıp konuta giderken kurslara uğrar öğrencilerle sohbet eder,

Ziyaretlerin birinde kursiyerlerden bir genç kız kurs kapısından giren Vali Fahri Yücel’in boynuna sarılar ve hıçkırarak ağlamaya başlar ve dudaklarından, ‘Hayatımızı değiştirdin’ cümleleri dökülür.

Sınıfı bir anda duygusal bir hava sarar,

Vali, öğretmen, öğrenci tüm gözler buğulanır.

Fahri Yücel o amansız hastalığa yakalanır.

Tedavi için Paris’te dir.

Sınavlar yapılır,

Sinsi hastalık, için için kendisini yerken Yücel’in aklı Edirne’de dir.

Haber yollar kursa katılan öğrencilerin durumunu sorar.

Milli Eğitim Şube Müdürleri İrfan  Özcan ve İbrahim Tarancı kafa kafaya verir,

Biri kursa katılan öğrencilerin isimlerini okur, diğeri aldığı puanı ve kazandığı üniversiteyi yazar.

Liste hazırlanır,

Sonuç, açılan kursa katılan 206 öğrenci sınavı kazanmıştır.

Paris’e fakslanır.

Tedavi sürecinde en büyük moral olur,

Kursu bitiren ve üniversiteyi kazanan hayatları değişen gençler şimdi birçok kurumda görev başındadır.

İnsan yetiştirmek,

Kuran-ı Kerim’in ilk emri:

Oku,

Hazreti Ali nasıl buyuruyor:

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”

Şimdi öyle mi?

Çocukları, gençleri önce eğitmek, sonra öğretmek görevi olanlar sosyal medya hesaplarından siyasi iktidara ‘selam çakmak’ için yarışıyor.

Yetmiyor,

Kurumdaki tüm öğretmenlere paylaşımlarının ‘beğenilmesi’ veya ‘yorumlanması’ için üstü kapalı talimatlar veriliyor.

Ey güzel Edirne’m,

Nereden nereye,

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.