DOLAR 32,3711 0.16%
EURO 34,9777 -0.28%
ALTIN 2.324,230,22
BIST 9.129,930,55%
BITCOIN 22769010,24%
Edirne
16°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Tarımsal öğretimin 174’üncü yılı

Tarımsal öğretimin 174’üncü yılı

ABONE OL
11 Ocak 2020 12:29
Tarımsal öğretimin 174’üncü yılı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilciliği tarafından Türkiye’de tarımsal öğretimin 174. yıl dönümü nedeniyle tören düzenlendi.

Tarımsal Öğretimin 174’ncü yılı sebebiyle Ziraat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilciliği tarafından Atatürk Anıtı’nda çelenk sunumu gerçekleşti. Anıta çelenk sunumunun ardından saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı seslendirildi.

“174 YIL”

Ziraat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Mutlu Kılıç, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’de lise sonrası tarım alanında eğitim vermek üzere açılan ilk eğitim kurumunun 1846 yılında İstanbul’da eğitime başlayan Mektebi Ziraat-ı Ali okulu olduğunu söyledi.

Günümüzde 40 Üniversitenin Ziraat ve Tarım Bilimleri Fakültelerinde öğrencilerin Ziraat Mühendisliği eğitimi almaya devam ettiğini belirten Kılıç, “Ziraat mühendislerinin örgütlü gücü olan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Anayasanın 135’inci maddesi kapsamında Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Örgütü, özgürlükler ve demokratik hakların savunulması kapsamında Demokratik kitle örgütü özelliklerini taşıyan; mesleki, demokratik kitle örgütüdür. Ziraat Mühendisleri Odası, kamuoyu oluşturulması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve farkındalık yaratılması amacıyla; meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerinin korunmasına ve geliştirilmesine, tarımsal politikalara, tarımsal örgütlenmeye ve meslek alanına yönelik olarak değerlendirme, talep ve önerilerde bulunmaktadır. Ülkemizde Tarımsal Öğretimin başlangıcının 174. Yılını kutladığımız bugün 174 yılın sonunda nerede olduğumuzu görmek, irdelemek ve düşünmek için bizlere fırsat sunuyor. Meslek etiği, meslektaşlarımızın işsizliği ve ülkemizin tarımsal durumu üzerinden bugünü değerlendirerek durumu kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum. Meslek yaşamı, insanın tüm yaşamı içinde uzun ve belirleyici bir yer tutar. Meslek etiği eğitimini yalnızca profesyonel yaşama katkısı olan bir çaba olarak değil, kişinin tüm yaşamına önemli bir müdahale olarak değerlendirmek gerekir. Örneğin, meslek etiği eğitimi nedeniyle hesap verebilirliği bir değer olarak benimsemiş bir kişi için bu, yalnızca iş yaşamındaki uğraşı sırasında hissedeceği bir sorumluluk olarak kalmayacaktır. Aldığı sorumluluğun bilinciyle hareket edebilen ve mesleğini gerçek anlamda icra edebilen bireyler yetiştirip toplumun hizmetine sunmak eğitim öğretimin genel amacı olmalıdır” dedi.

“İŞSİZLİK KANAYAN YARA”

Tarımda bir çok konuda ciddi sorunları olduğunu söyleyen Kılıç, “Tarım ve Gıda alanındaki farklı mühendislik dallarından mezun yaklaşık 40.000 meslektaşımız iş piyasasına erişebilmek için çaba harcamaktadır. İş piyasasına erişebilenlerin büyük bölümü de ne yazık ki mesleklerine ve statülerine uygun olmayan düşük ücretlerle çalışma hayatlarını sürdürmektedirler. İş piyasasında etik kurallar çalışanın statüsüne göre işlerde değerlendirilmesini, kendini geliştirebilmesine imkan tanınmasını ve mesleğine yakışır bir ücretle çalışabilmesini kapsayacak düzeyde işletilebilmelidir. Aksi takdirde kişilerin zamanla en başta mesleklerine daha sonra çalıştıkları kuruma ve en nihayetinde hizmet ürettikleri topluma karşı olan duygularında derin kırılmalar yaşanabilir. Ülkemizin tarımsal durumuna gelince; Bugün ülkenin her köşesinde bir şekilde üretim yapılmaya devam ediyor. Geçimlik tarım yapanlar var, kendi için üretenler var, ticari amaçla büyük ölçekte bitkisel üretim, hayvancılık, balıkçılık yapanlar var. Üretici pazarına ürün getiren var, yol kenarında satış yapan var, dünyanın dört bir yanına ihracat yapan var. Ancak bir taraftan da üretimimizin talebi karşılayamaması nedeniyle her geçen gün artan bir tarımsal ithalat gerçeği var. Para kazanamadığı için üretim yapamayan çiftçilerimiz, işlenmeyen devasa tarım alanlarımız var. Tarımda, yapısal, ekonomik, sosyolojik, kültürel, yasal, örgütlenme ve daha birçok konuda ciddi sorunlarımız var. Temel sorun ise iktidarların, toplumun genel olarak tarımı önemsememesi, yok sayması ve bunun sonucunda da değersizleştirilmesidir. Bu temel sorunu kalıcı ve en öncelikli olarak çözmemiz gerekir. Tarıma değer vermemiz, değer kazandırmamız daha yalın bir anlatımla tarıma bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. İnsan doğanın bir parçası olduğu gerçeğini en yalın haliyle yaşamayı mı seçecek yoksa aklın, vicdanın, etiğin ve ahlakın yolunu seçerek yoluna devam mı edecek göreceğiz. Tarım bilimleri de diğer tüm bilimlerde olduğu gibi iş bilmeyi ve o işi yapabilmeyi gerekli kılıyor. Doğanın kurallarını bilerek derin bir ahlakla birleştirmek, hizmet ürettiğimiz toplumu ve nefes aldığımız çevreyi severek çalışmak zorundayız. Bu duygularla; Tarımsal Öğretimin 174.Yılını kutluyor, ülkemiz tarımına hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Erkan Ekşi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.