DOLAR 38,0644 0.38%
EURO 43,2243 1.41%
ALTIN 3.961,632,33
BIST 9.380,950,45%
BITCOIN 31389045.0275%
Edirne

HAFİF YAĞMUR

19:46

AKŞAMA KALAN SÜRE

Adnan Karakaya

Adnan Karakaya

20 Şubat 2025 Perşembe

    Hakimiyet yanılsaması

    Hakimiyet yanılsaması
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Son günlerde yargı ile siyasetin nasıl karşı karşıya geldiğini gördük. CHP’li belediye başkanları tek tek seçilip tutuklanıyor. Yasalar Belediye başkanları sorumlu değildir dese de kimse dinlemiyor. Sepetteki büyük turbu merak ediyoruz şimdi. CHP diye düşünürken tombala Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’a çıktı.

    Özdağ apar topar yemek yerken polisler tarafından alındı.

    CHP kurmayları “Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir” diyerek hükümeti yargıya müdahale etmemesi için uyarıyor. Peki gerçekten “Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir” midir?

    20 Ocak 1921’de 85 sayılı kanun ile kabul edilen teşkilatı-ı esasiye’nin ilk maddesidir.

    Bu sözün özgün hali “Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.”

    Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir, Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan bu yana Türkiye anayasasında yer alan, TBMM’de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk milleti adına Türkiye’nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel dayanağını oluşturan ilkedir.

    Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir, dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin. Bugün değeri daha çok anlaşılıyor. Çünkü kula kul olanlar bizleri kendilerine benzetmeye çalışıyor.

    Cumhuriyetin adını şekillendiren bu söz bakın zaman içinde nasıl değiştirilmiş.

    • 9 Temmuz 1961 Anayasasında bu kavram, düzenlemenin Egemenlik başlığı altındaki 4. Maddesinde yer aldı.

    Madde 4- Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.

    • 18 Ekim 1982 Anayasasında ise Egemenlik başlıklı
    1. Maddesinde yer aldı. Maddenin tamamı aynen şu şekildedir: “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”

    Evet ihtilallerden sonra bu söz “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.” denilmiş.

    Tabi bu yetkili organlar Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz sözünü de unutup istediği gibi kararlar almaya, anayasayı tanımamayı tercih ediyorlar.

    Arşivimi açtığımda Birgün Gazetesi yazarı Fatih Yaşlı 7 Ağustos 2016 günü 31 Mart Manzaraları yazısında neler yazmış;

    “Şu son ön dört yıllık zaman dilimini anlamak ve anlatmak için tek bir cümle söyle deseler, hiç düşünmeksizin “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” derim; çünkü bu söz, bağlamından olanca kopartılmışlığı, çarpıtılmışlığı ve içi boşaltılmışlığıyla zamanın ruhunu mükemmel bir şekilde ortaya koyma niteliğini taşıyor.

    Bağlamından kopartılmış, çarpıtılmış ve içi boşaltılmış dedik, peki niye? çünkü bu cümle 1920’lerin hemen başında işgal altındaki Anadolu topraklarında ilk kez telaffuz edildiğinde, bambaşka bir şeye, egemenliğin kaynağındaki mutlak bir değişime işaret ediyor, dolayısıyla da mutlak bir kopuş anlamına geliyordu. Bu sözle birlikte, ülkeyi yüzyıllarca tanrı adına yöneten bir hanedana, “artık egemenlik sana ait değil” deniyor ve böylelikle egemenliğin kaynağı gökyüzünden yeryüzüne indirilerek seküler bir kolektif kimliğe, yani “ulus”a verilmiş oluyordu.

    Oysa bugün hâkimiyetin sahibi olduğu iddia edilen millet de hâkimiyet de dolayısıyla bu cümle de bambaşka bir şey anlatıyor. Millet, artık seküler bir kolektif kimliğe değil müslüman/sünni olanların ve iktidar partisine oy verenlerin toplamına işaret ediyor.

    Hâkimiyet ise düzenli aralıklarla sandığa gidip tepesinde tek adamın bulunduğu rejimi onaylama faaliyetinin ötesine geçmiyor. Bu bağlamda hâkimiyetin millete ait olması ise iktidarın her türlü icraatının meşruluğunun sandıktaki çoğunluğa dayanmasından başka bir anlama gelmiyor. Dolayısıyla ortada bir hâkimiyet değil, “hâkimiyet yanılsaması” bulunuyor.”

    Şimdi yazılı basından, TV’lerden film seyreder gibi yeri yurdu belli olan insanların sabaha karşı nasıl karga tulumba alındığına, günler sonra ifadelerinin alındığına, iddianamelerin haftalar sonra yazıldığına şahit oluyoruz.

    Sevgili Atatürk; 104 yıl öncesinde böyle bir cümleyi kurmuş, bu sözü hayata geçirmiş, bu toprakları bataklıktan çekip çıkarttığın için seni bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Bizler iyi bir Atatürkçü değildik ve bu düsturu kimse unutmaz sanıyorduk.