DOLAR 32,2665 0.07%
EURO 34,7431 -0.14%
ALTIN 2.401,84-0,30
BIST 10.336,500,68%
BITCOIN 2037545-0,24%
Edirne
23°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Eğitim İş’ten ÇEDES protokolü tepkisi

Eğitim İş’ten ÇEDES protokolü tepkisi

ABONE OL
12 Haziran 2023 10:41
Eğitim İş’ten ÇEDES protokolü tepkisi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında okullara “manevi danışman” adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişilerin görevlendirilmesine tepki gösterdi. Akçay, ÇEDES protokolünün birçok açıdan hatalı ve tehlikeli bir uygulama olduğunu savunarak, “Hep birlikte reddedelim!” çağrısı yaptı.

Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve  Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” isimli proje hakkında açıklamada bulundu.

“GERİCİ VE TEHLİKELİ ÇEDES PROTOKOLÜ İÇİN ÇAĞRIMIZDIR: HEP BİRLİKTE REDDEDELİM!”

Seçimlerin bitmesinin ardından iktidar bloğu, eğitimi gericileştirme çalışmalarına gözle görünür şekilde hız verdiğini savunan Akçay, “Sadece bu hafta; Valilik onayı ile İstanbul’un farklı ilçelerinde toplam 238 okul Bilal Erdoğan ile çok sayıdaki yandaşın yönetiminde yer aldığı TÜGVA’ya tahsis edilmiştir. TÜGVA, devlet okullarında yaz boyunca dini ‘eğitimler’ düzenleme hakkına kavuşmuştur. Eskişehir ve İzmir’de okullara imam ve vaiz gönderilmeye başlanmıştır. Özellikle İzmir’de imam giren okul sayısı günden güne artmaktadır. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü arasında “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında yapılan protokolle, 842 okula, yani İzmir’deki her 3 okuldan 1’ine “manevi danışman” adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi gönderilecektir. Oysa özellikle ÇEDES denilen bu protokol birçok açıdan hatalı ve tehlikeli bir uygulamadır. ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Çünkü Anayasa ile de Milli Eğitim Temel Kanunu ile de çelişmektedir” dedi.

“OKULLARDA DİN EĞİTİMİ UZMAN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN ZATEN VERİLİYOR”

ÇEDES protokolünün tehlikeli olduğunu savunan Akçay, “Çünkü her şeyden önce ilkokulları da kapsamına alan bu projede, pedagojiden bihaber, çocuklara nasıl yaklaşılacağının eğitimini bilimsel olarak almamış yetişkinler, çocukların en güvenli hissettikleri alan olması gereken okullara sokulmaktadır. Özellikle soyut düşünce çağına girmemiş, henüz sayıları bile boncuklarla tane tane öğretebildiğimiz küçük çocuklar için “cennet-cehennem” gibi soyut kavramlara maruz kalmak, travmatik etkileri beraberinde getirebilmektedir. Yine bu okullarda farklı dini inanışa mensup yurttaşlarımızın çocukları, kendilerini tehlike altında hissetme riski de bulunmaktadır. Rehber öğretmenlerin sayısı konusunda bir eksiklik varsa -ki biz sendika olarak her zaman bu eksikliğe dikkat çektik- atama bekleyen on binlerce rehber öğretmenimiz vardır. Okullarımızda din eğitimi ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında uzman öğretmenler tarafından zaten verilmektedir” dedi.

“OKULLARIN MANEVİ DANIŞMANA DEĞİL ÖĞRETMENE İHTİYACI VAR”

Okulların “manevi danışmana” değil, öğretmene ihtiyacı olduğunu belirten Akçay, “Eğitim, sadece ve sadece öğretmenlerin yapabileceği bir uzmanlık işidir. Bugün öğretmenlerin uzmanlığını hiçe sayıp çıkarttıkları meslek kanunu ile tekrar tekrar sınavlara sokanların, eğitim konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan insanları okullara doldurma gayretini kabul etmiyoruz. Mesleğimizi itibarsızlaştırma, eğitimi daha da gericileştirme anlamı taşıyan bu protokolleri reddediyoruz. Atanmayan yüzbinlerce öğretmenin bulunduğu ülkemizde Milli Eğitimin MEB dışındaki yapılar ile çevrelenmesine göz yummayacak, mesleğimizin onuruna ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız. Anayasa başta olmak üzere eğitimle ilgili yasa ve yönetmeliklerle aykırılıklar taşıyan, laik eğitim ile adı aynı cümle içinde dahi geçemeyecek olan bu protokolün iptali için hukuki süreci başlattık. Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Bu faaliyeti baltalayacak olan bu protokolleri reddedin. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve öyle karar verin. Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, eğitim almak için geldikleri okullarda böylesi laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz! Velilerimize sesleniyoruz: Biz eğitim emekçileri, çocuklarınızı çocuklarımız gibi görüyoruz. Onlara, olması gerektiği gibi, ihtimamla ve bilimsel yöntemlerle yaklaşıyoruz. Ve kamusal eğitim süresince tüm emekçilerden bu yaklaşımı beklemek sizin yasal hakkınız. Onların eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Çocuklarınızın büyüyüp birer yetişkin olduğunda, kendilerine dayatılan hukuksuzlukları ve mantıksızlıkları bilinçli birer yurttaş olarak reddetmelerini istiyorsanız, bu duruşu sizden öğrenmelerini sağlayabilirsiniz. Onların geleceği için reddedin. Başöğretmen’in eğitim neferlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Eğitim-İş olarak bu “reddetme” çağrısının, laftan ibaret olmadığının, protokolü reddeden herkesin sonuna kadar ve tüm gücümüzle yanında olacağımızın altını çiziyoruz” diye noktaladı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.