“Akdeniz’de Kasım 2019’un sonunda yaşanan çığ gibi gelişmelerin, Orta Doğu’yu tekrar ateşlemeye hazırdır!” diyen Apostolou; Türkiye ve Trablus hükümeti arasında yapılan anlaşmadan sonra, Türkiye’nin Libya topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini kontrol ettiğini öne sürdü ve şunları söyledi:

“Bu gelişme, elbette, Yunan tarafı için çok kötüydü; çünkü Yunan hükümeti, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in deniz servetini ele geçirmeye yönelik bu stratejik hareketi karşısında şaşırdı. Türkiye’nin tahmin ettiği mineral zenginliği petrol, gaz ve çok miktarda hidrokarbon bakımından bol miktarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan hükümetinin onlarca yıldır yapmaya cesaret edemediğini yaptı. Bu yüzden Türk Sultanı tüm gurur ve kibirle şunları söyledi: ‘Trablus Hükümeti ile Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Zaptı imzaladık, aynı zamanda uluslararası hukuk meselesi olan denizde Mutabakat Zaptı imzaladık!’ Tabii ki, bu yasadışı anlaşma hiçbir şekilde Uluslararası Hukuk ile uyumlu değildir! Elbette Erdoğan’ın Fayiz es-Serrac’ı güçlendirerek ve General Hafter’e karşı Libya’ya asker gönderme kararı da yoktu. Ancak General Hafter’in Rusya, Fransa, İsrail ve BAE tarafından desteklendiği biliniyor! Öte yandan Batı, Libya’nın petrol servetini onlarla yönetmeye yönelik anlaşmalar yapmış olduğu için, BM gibi Türk doğumlu Fayiz es-Serrac’ı da destekliyor.”

(http://milletgazetesi.gr)