DOLAR 32,3615 -0.58%
EURO 34,6703 -0.48%
ALTIN 2.412,13-0,42
BIST 10.045,74-0,37%
BITCOIN 1879218-4,30%
Edirne
18°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

“Meriç Nehri sularına gömülmekte olan bir proje”

“Meriç Nehri sularına gömülmekte olan bir proje”

ABONE OL
8 Ağustos 2023 10:20
“Meriç Nehri sularına gömülmekte olan bir proje”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TMMOB Edirne İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Yılmaz Eren, “Üç Nehir Bir Şehir” projesinin Meriç Nehri sularına gömülmekte olan bir proje olduğunu savunarak, “Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfının projeyi zamanında ve hedeflenen bütçede bitiremeyeceği açıkça belli olmuştur. İşin tamamlanmaması nedeniyle artan maliyetlerin bedeli Edirne halkının cebinden çıkmaktadır. Projenin DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne devredilerek akım-gözlem verilerinin tekrar gözden geçirilmesi, nehir hidroliği ve zemin etüt incelemelerinin titizlikle yapılması, model çalışması yapılarak rantabilitesi ve uygulanabilirliğinin araştırılması gerektiğini öneriyoruz” dedi.

TMMOB Edirne İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Yılmaz Eren, “Üç Nehir Bir Şehir” projesi kapsamında Meriç Nehri’ne inşa edilen “Arşimet Burgu Türbinli Hidroelektrik Santrali”ni eleştirerek, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı işbirliğinde Meriç Nehir yatağında gerçekleştirilmeye çalışılan “Üç Nehir Bir Şehir” projesinde hidroelektrik santralde elektrik üretimi beklenirken, şişme savak ayaklarının çökmesi sonucu,  üretimin başlamadan bittiğini ve bir başka bahara kaldığını anlıyoruz” dedi.

“PROJENİN EN İDDİALI HEDEFİ NEHİRDEN ELEKTRİK ÜRETİMİ İDİ”

Eren, yenilenebilir enerji, rekreasyon ve kent estetiği olmak üzere 3 ana başlıktan oluşan bu projenin en iddialı hedefinin “Dünyanın en büyük Arşimet elektrik burgu tesisi yapılarak, şişme savak ile su kabartılıp nehirden yıllık 14,3 milyon kWh saat üretim yapılacaktır” şeklinde açıklandığını hatırlattı.

“BİZ YAPARIZ MANTIĞI İLE İNŞAATINA BAŞLANMIŞTIR”

Mikro Düzeyde Enerji üreten bu santrallerin en büyüğü Meriç üzerinde düşünüldüğünü ve 2021 yılında temelinin atıldığını belirten Eren, “Dünyanın En Büyük Arşimet Elektrik Burgu Tesisi” gibi iddialı sözlerle pazarlanan bu projenin 2022 yılında bitirilmesi ve Enerji üretimine başlaması öngörülmüştü. Bu proje uygulamaya geçmeden önce ilgili kamu kuruluşlarının, Üniversitenin, TMMOB gibi meslek odalarının bilgisi ve görüşüne sunulmamış, biz yaparız mantığı ile inşaatına başlanmıştır” dedi.

“YASA GEREĞİ İNCELENMESİ VE PROJELENDİRİLMESİ GEREKEN DSİ DIŞLANDI”

Eren, yasa gereği akarsular üzerindeki her çeşit tesisin mutlaka DSİ tarafından incelenmesi ve projelendirilmesi gerekirken Edirne DSİ 11.Bölge Müdürlüğü’nün nedense dışlandığını belirterek, “ÇED gerekli değildir kararı alınarak başlayan çalışmalara, Kamuoyunda yükselen itirazları dikkate almak zorunda kalan zamanın vakıf müdürü, Edirne TMMOB birimlerine, Edirne Kent Konseyi ve sivil toplum kuruluş temsilcilerine bir brifing vererek projeyi tanıtmak zorunda kalmıştı.  Teknik eleman olmayan emekli bir askerin bu büyük projenin başına getirilmesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunun olmaması, Etüt, Fizibilite Raporlarının, Mimari, Hidrostatik ve mekanik projelerinin kamuoyundan saklanması, projenin uygulanabilirliği hakkında tereddütler oluşturmuştu.  Teknik ve İdari şartnamelerinin bilinmemesi, hangi ihale yöntemi ile kime ihale edildiği, ihale bedeli v.b. hususlar nedense kamuoyuna yansıtılmamış, şeffaf bir süreç izlenmemiştir.  Tek bildiğimiz analiz hesaplarında proje maliyetinin 7.5 Milyon Euro olacağı ve 1 yıl içinde tamamlanacağı idi!” dedi.

“ŞEFFAF OLMAYAN ANCAK TİCARİ FAALİYET GÖSTEREN BİR VAKIF”

Projenin yürütücüsü olan Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfını da mercek altına almak gerektiğini belirten Eren, “WEB sayfası bile olmayan, Vakfın amaçlarını, yaptıkları hizmetleri, harcamaları ve tüzel kişiliğini kamuoyuna duyurmayan, idarecilerin liyakat sahibi olmadığı bilinen kısacası şeffaf olmayan ancak ticari faaliyet gösteren bir vakıf olduğu görülmektedir. Bu vakıf, Keşan ve Enez sahillerindeki binlerce dönümlük kıyı şeridini 3 yıl süreyle özel işletmelere ihale edip, halkın serbestçe denize girebildiği sahillerin, Akdeniz’deki gibi ücretli plajlara dönüşmesinin yolunu açmıştır. Ayrıca Meriç Nehrinde, kıyı ve taşkın yasalarına aykırı kum ocağı işleterek beton santrali kuran, prefabrik yapı elemanları üreten ve doğayı tahrip eden şirketlerle ticari ortaklık yürütmektedir. Çevre Koruma Vakfı şeffaf olmayan yönetim biçimiyle, halkın çıkarlarına ters düşen uygulamaları ile dikkat çekmektedir” dedi.

“YENİ BİR MASRAF KAPISI AÇILMIŞTIR”

Meriç Nehri’nin çok büyük bir havzaya sahip, uluslararası sınırları aşan, debisi çok sık değişen ve feyezanda dizginlenmesi çok zor olan bir akarsu olduğuna dikkat çeken Eren, “Yapılacak proje için çok uzun süreli bir etüt ve fizibilite çalışması gerekir.  Etüt raporları, yerin jeolojik, hidrolojik, jeoteknik ve sismik özelliklerini inceleyen raporlardır. Fizibilite raporları ise, tesisin maliyeti, geliri, geri dönüş süresi, riskleri ve etkileri gibi konuları analiz eden raporlardır. Örneğin küçük bir baraj için 2-5 yıl gibi bir hazırlık süresi vardır. Konunun uzmanları, Meriç Nehri gibi büyük bir akarsu üzerine kurulacak tesislerin, Yıllar sürecek kapsamlı bir etüt ve planlama aşamasından geçmesi, özellikle zeminin çok iyi incelenmesi gerektiğini; aksi halde, üzerine yapı yapılmasının sakıncalı olacağını söylemektedir. Bu süreçler yaşanmadan inşaata başlanmış, öngöremedikleri (!) nedenlerle 1 yıl daha uzamış, test üretimine geçilirken Savak ayaklarında çökme meydana gelmiştir.  Onlarca kamyon ile günlerce malzeme taşınarak yeniden batardo inşa edilip, yeni bir masraf kapısı açılmıştır. Şimdi, bilirkişilerce betonarme savak ayakların neden çöktüğü araştırılıyor” dedi.

“İÇERİĞİ KAMUOYUNDAN SAKLANAN BU PROJEYE KUŞKU İLE BAKILMASI, ART NİYET ARANMASI KAÇINILMAZDIR”

Projenin mi hatalı?  Yoksa Proje’nin uygulamasının mı hatalı?  olduğunun kamuoyuna resmi açıklama yapılmadığı için çökme nedenin tam bilinmediğini dile getiren Eren, “Görüştüğümüz uzmanlar zeminin iyi etüt edilmediği, jet ground denilen beton kazık yöntemi ile zemin güçlendirmesinin iyi yapılmadığı, yapılan enjeksiyonların yetersiz ve kısa gelmesi sonucu alttan su kaçması gibi durumlarda çökmelerin yaşanabileceğini iddia etmektedir. İçeriği kamuoyundan saklanan bu projeye kuşku ile bakılması, art niyet aranması kaçınılmazdır.  Daha önce bu kadar büyüğü yapılmayan, getirisi bilinmeyen tesisin ala acele yapılması, DSİ gibi kurumların göz ardı edilmesi, bazı çıkar çevreleri için yapıldığı iddiasını oluşmaktadır. Gerek yerel basında gerek sosyal medyada çıkan haberlerin yalanlanmaması ortada büyük bir kusur veya suçun olduğunu göstermektedir” dedi.

“ARTAN MALİYETLERİN BEDELİ EDİRNE HALKININ CEBİNDEN ÇIKMAKTADIR”

Eren, TMMOB Edirne il temsilcileri ve vergi mükellefleri olarak; Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfının projeyi zamanında ve hedeflenen bütçede bitiremeyeceği açıkça belli olduğunu belirterek, “İşin tamamlanmaması nedeniyle artan maliyetlerin bedeli Edirne halkının cebinden çıkmaktadır. Projenin DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne devredilerek akım-gözlem verilerinin tekrar gözden geçirilmesi, nehir hidroliği ve zemin etüt incelemelerinin titizlikle yapılması, model çalışması yapılarak  rantabilitesi ve uygulanabilirliğinin araştırılması gerektiğini  öneriyoruz. Ayrıca iddia edilen suçlamaların yanıtlanmasını, bilirkişi raporlarının açıklanmasını, sorumlular hakkında gereğinin yapılmasını, oluşan zararın sorumlulardan tahsil edilmesini talep ediyoruz. Bu projenin takipçisiyiz” dedi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.