DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BIST 10.276,880,67%
BITCOIN 20413466,71%
Edirne
15°

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Sağlıkçılar ‘güvenlik’ istiyor

Sağlıkçılar ‘güvenlik’ istiyor

ABONE OL
25 Ekim 2023 21:58
Sağlıkçılar ‘güvenlik’ istiyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Edirne’de Sultan 1’inci Murat Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen Sağlık Sen Edirne Şubesi ve Genel Sağlık İş Sendikası üyeleri, doktor ve sağlık memuruna silah çekilmesi olayına tepki gösterdi. Sağlık kuruluşlarında güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiğini belirten sağlıkçılar, kapılara X-ray cihazı konulmasını ve denetimlerin artırılmasını istiyor.

​Edirne’de önceki gün sabaha karşı bir hasta yakının doktor ve sağlık memuruna silah çekerek tehdit etmesi başta sağlık çalışlarının tepkisine neden oldu. Yaşanan olayla ilgili silah çeken şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Edirne’de Sultan 1’inci Murat Hastanesi önünde bir araya gelen Sağlık Sen Edirne Şubesi ve Genel Sağlık İş Sendikası üyeleri olaya tepki gösterdi.

Sağlık kuruluşlarında güvenlik önlemlerinin artırılmasınıgerektiğini belirten sağlık çalışanları, özel ve kamu alanlarındaki arama noktalarını örnek göstererek X-Ray cihazının hastanelerde de olmasını talep ettiler.

​Sağlık çalışanları adına açıklamada bulunan Sağlık Sen Edirne Şube Başkanı Erhan Turhan, konuşmasının başında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınayarak tepki gösterirken, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılını da kutladı.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ ŞİDDET BELASIYLA KARŞI KARŞIYA KALMIŞTIR”

Turhan, “Bugün burada sağlık çalışanlarının kanayan yarasını haykırırken bizlerle olmak isteyip, fakat şifa bekleyen hastaları için görev yerlerinden ayrılamayan meslektaşlarımızın da hislerini yanımızda taşıyoruz. Öfkesini hissedebiliyorum. Sabaha karşı 04:00 sularında acil servise cep telefonundan çalan şarkıyı kapatma zahmetinde bile bulunmadan, muayene alanına kadar gelen bir vatandaşın, görevli hekimin müziği kapatmasını belirtmesi sonrasında önce belindeki silahı gösterme, sonrasında da silah çekerek görevlilere doğrultma ve çıkan arbedeler silsilesi şeklinde cereyan eden olaylar; bir kadın doktor, bir kadın hemşire ve bir de tıbbi sekreter arkadaşımızı yine sağlıkta şiddet belasıyla karşı karşıya getirmiştir. Gün geçmiyor ki sağlıkta yeni bir şiddet haberi duymayalım. Her gün bir yenisi eklenen şiddet olayları, sağlık çalışanları açısından çekilmez bir hal almıştır. Kim tarafından, ne sebeple yapılırsa yapılsın, sağlık çalışanlarını hedef alan sözlü ve fiili hain saldırılar, hem sağlık çalışanlarına hem de toplum sağlığına yapılmış bilinçsiz, ahmakça, kabul edilemez ve affedilemez bir suçtur. Kendisini veya yakınını iyileştirmek için var gücüyle çalışan sağlık çalışanlarına yapılan bu saldırılar, akli muhakeme ve vicdani muhasebe içinde olanların asla yapmayacağı ve yapamayacağı hastalıklı bir tavırdır. Sağlık çalışanına uygulanan şiddet, topluma karşı yapılmış utanç verici bir durumdur. Sağlık çalışanlarının şiddetle karşı karşıya kalmaları ve bunun önüne geçilememiş olması üzüntü verici olduğu kadar, bezdirici ve düşündürücüdür. Günün en ıssız vakti olan sabahın dördünde tüm büyükler, tüm idari amir sıfatı olanlar, ilin tüm ileri gelenleri yataklarında uyurken, işte o gece acilde görevli üç arkadaş başta olmak üzere, acil bünyesindeki diğer birimlerde, yoğun bakımlarda, ameliyathanelerde, yataklı servislerde, 112 istasyonlarında dur durak bilmeden, uykuyu aklına getirmeden karınca misali çabalayan sağlık mesleği mensuplarıdır Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet olma vasfının ifasını gerçekleştirenler. Gece birileri başlarını yastığa rahatça koyuyorsa, beyaz meleklerin orada olduğunu bilmesindendir. Hastaneler niteliği ve niceliği bakımından onlarca kamu görevlisinin yaralara merhem olmak için, içinde bulunduğu, yüzlerce hastanın da şifa bulmak için tedavi gördüğü bir kamu kurumudur. Gecenin o yarısı birileri gelip işini yapan meslektaşlarımıza silah gösterebiliyorsa, sonrada çekip onlara doğrultabiliyorsa bunu önce devletin, devleti idare edenlerin düşünmesi gerekir, çünkü o silah, dün gece aslında memuruna değil, doğrudan devlete doğrultulmuştur. Atılan bazı adımlar hukuki uygulama noktasında yeterli ciddiyet gösterilmediği için maalesef cılız kalmıştır, bu sebeple Sağlıkta şiddet olgusunun çözümüne henüz çok uzağız. Burada önemli kıstas aslında şudur, ne zaman bir sağlık çalışanının kendisine yapılan sözel veya fiziki bir saldırı beyanı, kamu otoritesi tarafından bir hasta tarafından sağlık çalışanı için yapılan şikayetten daha değerli görüldüğü vakit çözümün ilk adımını atmış olacağız” dedi.

“DAHA KAÇIMIZIN BAŞINA SİLAH DAYANMALI?”

Sağlıkta yaşanan şiddetin durdurulması için yetkililerin her alanda harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Turhan, “Sağlıkta hizmet alıcılarda oluşan memnuniyet oranlarının aksine, hizmet sunan pozisyonundaki çalışanlarda oluşan tam tersi duygu ve düşünceler kamu otoritesi tarafından artık en geniş şekilde ele alınmalı, kati çözümler üretilmelidir. 11 yıl önce sendikacılığa yeni başlamıştım ve ilk katıldığım geniş çaplı sempozyum İstanbul’da gerçekleştirilen “Sağlıkta Şiddete sıfır tolerans” sempozyumuydu. Dönemin Sağlık Bakanı o gün, orada şiddete karşı kamu tarafından konunun titizlikle ele alındığını, en kısa sürede çözümler üretileceğini anlatıyordu, lakin üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen bu konuda hatırımızda kalan Dr. Ersin Aslan ve daha onlarca meslektaşımızın görevleri başında şehit edilmesi olmuştur. Buradan kendilerini rahmetle anıyoruz ve kamu otoritesine soruyoruz; Daha kaç şehit vermeliyiz, daha kaç meslektaşımız darp edilmeli? Daha kaç bin tane artık şikayete bile konu etmediğimiz afili küfürler işitmeliyiz ve dün sabah yaşandığı gibi daha kaçımızın başına silah dayanmalı? Çözüm önerileri aslında çokta zor veya maliyetli konular değil, sendikalar olarak her birimiz kendi çözüm önerilerimizi Bakanlığımıza dosya halinde sunduk, bunlardan birkaçı gerçekleşti mesela Sağlıkta Şiddet, katalog suçlar haline geldi, lakin bu konudaki kanuni düzenlemelere rağmen halen birçok fail, meslektaşımızdan önce karakolun arka kapısından çıkarak suç mahaline yarım bıraktığı işi tamamlamak için geri gelmektedir. Buradan soruyorum, bu nasıl yaman bir çelişkidir? Hukuk, adaleti sağlaması gerekenler tarafından neden kanunda yazıldığı gibi işletilememektedir? Çok şükür ki, dünkü olayın failinin tutuklandığını öğrendik, ama ne zaman salıverilir bekleyip göreceğiz” dedi.

“NEDEN BİR X-RAY CİHAZI HASTANE ANA GİRİŞİNDE YOK?”

Özel sektörden, kamu kurumlarına kadar arama noktaların olduğunu hatırlayarak hastanelerdeki eksikliği dikkat çeken Turhan, “Sağlıkta Şiddeti en azından bir nebze azaltacağından hepimizin hem fikir olduğu bir önlemi buradan sunmak istiyorum. Hani sıradan bir AVM’ye girerken ceplerimizde metal bir eşya varsa çıkartırız, cep telefonlarımızı yan taraftaki masaya koyarız. Hani Edirne Valiliği’ne girerken bir arama noktasından geçeriz, hani emniyete, adalet sarayına, yani bazı kamu kurumlarına girerken öyle elimizi kolumuzu sallayarak, cebimizde bıçakla veya silahla giremeyiz ya, oralar kamu kurumu da hastaneler babamızın çiftliğimi? Neden bir X-Ray cihazı hastane ana girişlerinde yok? Bizler hastane girişlerinin bir veya ikiye düşürülmesini ve her girişe bir X-Ray cihazı yerleştirilmesini talep ediyoruz. Bu işin bugüne kadar yapılmamasının ne tür bir gerekçesi varsa artık mülga olmuştur, derhal gerçekleştirilmelidir. Yetkililer bir kez empati yapsınlar, kendilerine veya eşlerine vazifeleri başında alnına bir kendini bilmez tarafından silah dayansa ne yaparlardı ne hissederlerdi? Katılım sağlayan tüm meslektaşlarıma, destek veren tüm sendika ve sivil toplum kuruluşlarına ve buraya gelerek sesimizi duyurma fırsatını bizlere sunan kıymetli basın mensuplarına çok teşekkür ediyor, şiddetin yaşanmadığı günlerde buluşmak üzere” şeklinde noktaladı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.