DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BIST 9.915,622,05%
BITCOIN 2050436-1,18%
Edirne
21°

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Şen, “Felaket üzerine felaket yaşıyoruz”

Şen, “Felaket üzerine felaket yaşıyoruz”

ABONE OL
7 Ağustos 2021 11:28
Şen, “Felaket üzerine felaket yaşıyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Salim Şen, felaket üzerine felaket yaşadığımızı belirterek, “Ekonomik kriz, salgın, deprem, sel baskınları derken şimdi de ülkemiz yanıyor. Orman yangınlarıyla doğamız, geleceğimiz, yurdumuz kül oluyor. İnsanlar, hayvanlar, köyler yok oluyor, canımız yanıyor” dedi.

DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Salim Şen, ülkemizin farklı bölgelerinde günlerdir devam eden orman yangınlarına yönelik açıklamada bulundu.

Ekonomik kriz, salgın, deprem, sel baskınları derken şimdi de ülkemizin yandığını belirten Şen, “Felaket üzerine felaket yaşıyoruz. Ekonomik kriz, salgın, deprem, sel baskınları derken şimdi de ülkemiz yanıyor. Orman yangınlarıyla doğamız, geleceğimiz, yurdumuz kül oluyor. İnsanlar, hayvanlar, köyler yok oluyor, canımız yanıyor” dedi.

“Her felaketin ardından ülkemizin nasıl bir yıkım ile karşı karşıya olduğunu tekrar tekrar görüyoruz” diyen Şen, “40 yıldır devam eden, AKP iktidarı döneminde hız kazanan neoliberal politikaların, özelleştirmelerin, piyasacı anlayışın insanı, doğayı, yaşamı ve memleketi korumaktaki yetersizliklerine, yarattığı enkaza tanıklık ediyoruz” dedi.

Şen, “Bir haftadan fazla bir süredir devam eden orman yangınları rantçı, piyasacı bir anlayışın ülkemiz ve geleceğimiz için en hakiki “beka” sorunu olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Dünyada Covid-19 salgınının yaralarını sarmaya yönelik nakdi desteklerde en alt sıralarda olan, iktidarın halka destek vermek yerine sermaye teşvik dağıtmayı tercih ettiği ülkemizde, ormanlar yanarken de aynı tercihlerin yakıcı sonuçlarını gördük” dedi.

Orman yangınları bir haftadır söndürülemediğine dikkat çeken Şen, “Halkın çığlık çığlığa sorduğu hiçbir soru ülkeyi yönetenlerce yanıtlanmadı. Yanıt alana kadar, hesabı verilene kadar bu soruları sormak bir yurttaşlık görevidir” diyerek şu soruları yöneltti;

“Ülkeyi yönetenlerin yurtdışı gezilerine onlarca özel uçakla gittiği, lüks uçak filolarının iktidarın hizmetine sunulduğu, insansız hava aracı üretmekle övünen, aya gitme projeleri ilan edilen bir ülkede, yangın söndürme uçağı olmamasının açıklaması nedir? Orman Bakanlığı tarafından çürümeye terk edilen Türk Hava Kurumu uçakları yerine dışarıdan uçak kiralama ısrarının nedeni, kendi uçağını çürütüp dışarından uçak kiralama motivasyonunun gerekçesi nedir? Böylesi bir afet anında bile, partizanlık yapmanın, yerel yönetimlerle diyalog kurmaktan kaçınmanın, “ormanların korunması ve yangınlarla mücadeleye ilişkin belediyelerin sorumlu olduğu” gibi gerçek dışı bir beyanda bulunurken bile belediyelerle işbirliğine gitmemenin, hatta Belediye’nin yangına müdahalesini “güvenli bölge” gerekçesiyle engellemenin bir izahı var mıdır? Bilim insanları iklim krizi nedeniyle, sıcaklıkların ve yangınları arttıracağına dikkat çekmiş iken, ekstra önlem neden alınmamış, yangınla mücadeleye daha fazla kaynak ayrılmamıştır? Orman muhafaza memurları ve orman işçileri başta olmak üzere personel yetersizliğine dair uyarılara neden kulaklar tıkanmıştır? Yangınlardan sonra verilen sözlere ve Anayasa’nın 169’uncu maddesine aykırı olarak, daha önce yanan ormanlara neden yapılaşma izni verilmiş, küllerin üzerine lüks otellerin yükselmesine göz yumulmuştur? Herhangi bir demokratik hak arama eyleminde hızla organize olan ve çoğunlukla hakkın kullanımını engelleyen devletin çeşitli zor aygıtlarının, yangına müdahaledeki gecikmelerinin ve yetersizliklerinin nedeni nedir? Yurttaşlar canını, malını ve ormanlarını korumak için canhıraş mücadele ederken, orman yangınlarının olduğu bölgelere neden yüzlerce araçtan oluşan konvoylarla gidilerek trafik kilitlenmiş, miting kürsülerinden ve otobüslerden ne gerekçeyle çay atılmıştır? Orman alanlarının imara açılmayacağına dair sözler yine çiğnenecek midir? Yanan orman ve tarım alanlarının madenlere tahsisine son verilecek midir? Halkın haber alma hakkını kısıtlamanın, yangına dair haberleri RTÜK aracılığıyla engelleme girişimlerinin yangını söndürmeye katkısı nedir?”

Şen, “Yanıtlarını alana kadar bu soruları sormak hepimizin görevidir. Öte yandan halkın sorularına yanıt vermek, yangın, sel, deprem, salgın hastalık gibi afetlere karşı daha fazla kaynak ayrılarak önlem almak, ormanlardaki madenciliği ve yapılaşmayı durdurmak, halkın yaralarını sarmak, asli olarak ülkeyi yönetenlerin sorumluluğundadır. Bu vesileyle yangınların söndürülmesi için zor koşullar altında mücadele veren tüm emekçilere, üyelerimize ve canı pahasına dayanışmayı büyüten yurttaşlara teşekkür ederiz” dedi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.