0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Tat alma duyusu rabbimin bize sunduğu nimetlerden sadece biri, ama önemlilerden. Hoş neyiniz eksilirse o önemli konuma geçiyor da neyse. Ağız içine alınan maddeler eriyik hale geçtikten sonra sensoriyel organlar tarafından algılanıyor ve beyinde tanımlanıyor. Tatlı, ekşi, acı, tuzlu diye dört temel tat var diye bilirdik bir de umami eklendi. Tat almak beslenme sürecimizi düzenleyip yönlendiren temel duyudur. İyi dilek olarak kullanılan  “ağzımızın tadı kaçmasın” deyimi buradan geliyor herhalde.

Yaşamdan tat almak ise başlıbaşına felsefi bir konu. Daha fazlası için kişisel gelişim mesajları videoları ile insan kendini eğitebilir ama temeli insanın içinde ve aileden beslendiği sevgide gizli bence.

Tat alma duyusu eksikliği korona illetinin belirtisi olarak son yıllarda gündeme geldi. Başından geçenler anlatırken hiç empati kuramadım çünkü boğa burcu olarak “lezzetlere düşkün olma” başlıca özelliğim. İştahsızları, küçük porsiyonları anlayamam, diyet yapabilenlere hayranım. Ama malum hastalık herkesi zayıf noktasından vuruyor. Ateş ve ağrı şikayetlerim önceki yıllarda geçirdiğim nefriti hatırlatınca acile gittim. Tahlillerim ile birlikte tedbir amaçlı yapılan test sonucum pozitif yani covid beni de bulmuş. “Nasıl”, “kimden”i geçiyorum belli ki buluttan nem gibi virüsü kapıyoruz. Öğrendiğimden beri  bazı tatları alamıyorum. Ağzımda bir metal tadı var, çiğnemeye doyamadığım lezzet yok… İnanamıyorum ama sırf güçlü kalmak için beslenmeme önem veriyorum. Bizim aile için her akşam yemeği bir kutlamaydı şimdi görev oldu. Yemek yemek benim için bir doyum değil, yaşadığımı hissetmenin keyif ile buluşmuş halidir. Tecrübelerime dayanarak bazı tatları hissettiğimi sanıyorum ama nafile yaşamdan en keyif aldığım saatler buruk geçiyor. Uzmanlara göre ani başlayan ve en belirgin şikâyeti olan tat-koku kaybı, hastalığın seyri için de belirleyici faktörmüş. Kolay atlattığımı düşünüyorum, umarım arkadaş bana bir hatıra, bir iz bırakmaz, hele de damak tadıma…

Kötünün iyisiyim anlayacağınız ve tüm hastalara da ‘kendime de’ şifa diliyorum.

Bir yerde okumuştum: “Ağız, bedenin değil, ruhun giriş kapısıdır.” İnanmazsanız düşünün, sevdiğiniz kişiyle karşılıklı kahvenizi içerken tadını önce mideniz mi ruhunuz mu alıyor?

Beni hayattan zevk almaya teşvik ederek büyüten, tüm tatlar kaybolsa da el lezzetini unutamadığım canım anneme ne kadar teşekkür etsem az, yaşam keyfimi arttıran çevremdekilere katkıları için binlerce şükür. Sizin de ağzınızın tadı hiç bozulmasın. Ha bir de; “Hayattan zevk almaktan korkmayın, sonunda her şey buna değecektir!” İşte o zaman dış güçler sizden korksun.

Hayat güzel, tat almak daha da güzel 🙂

Tatlı yanaklarınıza tuzlu gözyaşı sevinçten değsin. Acının hiçbir türlüsünü tatmayın yüzünüz ekşimesin. Umami sürprizlerle gününüze mutluluklar eklensin. Herkesin tadı yerine gelsin. Görüyorsunuz aklımda fikrimde tatlar, herkese yaşam boyu sağlıklar 🙏