DOLAR 39,8039 -0.24%
EURO 46,7860 -0.26%
ALTIN 4.205,890,14
BIST 9.915,455,43%
BITCOIN 4259184-1.19539%
Edirne
31°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Semahat Uzgör Ekren

Semahat Uzgör Ekren

05 Haziran 2025 Perşembe

    Bayramda En Güzel Pay: Muhabbet

    Bayramda En Güzel Pay: Muhabbet
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bayram geldi çattı. Herkesin dilinde aynı cümle: “Nerede o eski bayramlar…” O eski bayramlar, çocukluğumuzda sabahın köründe kalkıp dedemizin elini öperek başladığımız günler. Kolonyanın limon gibi değil, gerçek limon gibi koktuğu; bayram şekerinin cebimizde eriyip de canım bayramlığa yapıştığı zamanlar.

    Kurban Bayramı ise hep bir başka. Hani derler ya, “Kurbanlıkla göz göze gelmeyeceksin,” diye… Bence mesele kurbanlıkla değil, kendi vicdanımızla göz göze gelmekte. Bu bayram, sadece bir hayvanı kesmek değil; kibri, öfkeyi, bencilliği kesebilmek. Komşunu, uzaktaki akrabanı, küs olduğun dostunu hatırlamak. Bayramın gerçek “paylaş” kısmı orada başlıyor.

    Et paylaşılır, tamam da; ya muhabbet? Ya zaman? Ya bayram sabahı kapını çalan çocuklara vereceğin gülümseme? Belki de bu bayram, bir dilim baklava ile bir kalp kazanmak arasında bir fark olmadığını hatırlamanın tam zamanıdır.

    Sosyal medyada “bayramlık pozlar” paylaşmak güzel de, asıl mesele annenin elini öperken gözlerinin içine bakabilmekte. Kurban Bayramı bize kurban kesmeyi değil, kendimizden bir parça vermeyi öğretir aslında. Maddi olarak değil sadece; bir tebessüm, bir telefon, bir ziyaret…

    Sonuç olarak; bu bayram, ne kadar et dağıttığın değil, ne kadar gönül aldığınla ölçülür. Kurban, bir sembol. Asıl mesele insan kalabilmek, insanı unutamamak.

    Herkese bol muhabbetli, etin değil, merhametin bol olduğu bir bayram diliyorum.

    Bayramınız mübarek olsun.

    Devamını Oku

    HATIRLAMAK *HELALLEŞMEK* DEVAM ETMEK

    HATIRLAMAK *HELALLEŞMEK*  DEVAM ETMEK
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İnsanoğlu ölümsüzlüğü sadece manevi olarak çözebildi bedenen ne yazık ki mümkün değil. Oysa ölmek için her yaş erken hele sonsuz sevdiklerimiz söz konusuysa…

    Ölenle ölünmediğini bilecek kadar çok yakınımı kaybettim. Yokluğun acısını içimde taşımayı öğrendim. Ama o boşluk… İşte o hiçbir zaman dolmuyor. Dost dediğin nasıl zor bulunuyorsa, ondan kopmak da bir o kadar zor.

    Bizim de günlerimiz sayılı, nefeslerimiz sınırlı. Bize o kara günlerin yerine gün eklenmiyor. Huzur mutluluk olsun istiyor bunun için çabalıyoruz ancak elem acı keder de kaderimizde yazılı…

    Yine bir yakın kaybı, yine içimi kavuran yangın… 46 yıllık dostum kardeşten yakınım Deniz AYDIN’ı kaybettik. Kardeşimin adı da Deniz olduğu için, bahsederken karışmasın diye ona “Kız Deniz” derdik. O bizim ailenin kızıydı ama iki çocuk anasıydı. Hem de ne ana; çırpınan tek başına dimdik bir dağ. Annesi İngilizce öğretmeni, baba resim-sanat tarihi. Kırklareli doğum, çocukluk yıllarından sonra Ankara Fen Lisesi, ODTÜ’yü bir solukta bitirmiş akıl küpümdü benim. İlk görev yeri olan Edirne Mensucat Santral Fabrikası mühendis kadrosuna katılımıyla yollarımız kesişti. Bekâr evine mobilya almak isterken annemin dükkânında tanıştık. Aynı yaştaydık, kaynaştık, o gün de dâhil bir daha hiç kopmayan dost yoldaşlığımız başladı. En acı günlerimde gözyaşımı silen tesellim, mutlu günlerimde sevinci katlayan enim, karmaşık anlarımda çözüm odaklı beynim… Oldu mu şimdi? Daha ne güzellikler yaşayacakken elimizi bırakmak.

    Son zamanlarda, hep buluşma planları yapsak da hayatın yoğun temposu iletişimi telefona bırakmıştı. Sesini duyduğumda ve çağın felaketi hastalığını söylediğinde konduramadığımdan olacak inanmamıştım. O kesin bunu da atlatırdı, neleri sırtlamış kotarmıştı. Evladı Melis ailece koşturdu çırpındı nafile; emir büyük yerden en az denilen süreyi de kısalttı. Bıraktığı iz kalbimi sıkıştırsa da şimdi bize düşen sabır, yaşanılan güzellikleri anmak, metanetle yol almak. Benim ona hakkım helaldir. Yeter ki o da helal etsin. Dualarınızı eksik etmeyin, ruhu şad mekânı cennet olsun.

    Üzüntüyü ne kadar derin ne kadar içten hissedersem hissedeyim hayatla barışmak yanımdakilere ışık umut olmak durumundayım. Hayatın ne kadar kısa ve kırılgan olduğunu anlatan zaman diliminden geçerken aynı zamanda dostluğun paylaşmanın ve sevginin ne kadar güçlü bir bağ olduğunu bir kez daha anladım. Varlığıyla güç bulduğum herkese kalpten teşekkürler, kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın 🙂

    Devamını Oku

    Anneeemmm

    Anneeemmm
    4

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İlla aynı evde uyanmayabiliriz, aynı şehirde, ülkede hatta başka ülkede yeter ki aynı dünyada olalım siz benim gönlümde açan çiçeklersiniz günaydın değil günleriniz aydın olsun yavrularım. Bir çocuk doğduğu anda bir anne doğarmış siz benim başıma bu tacı taktınız, seçiminiz için minnettarım bir “anneemmm” deyişinize kurban olayım..Anne olmak insana sınırsız sabır, olağanüstü sevgi ve tükenmez enerji yüklüyor. İlham perim hiç yanımdan ayrılmasın hep yüzünüzü güldürecek bir şeyler icat edeyim istiyorum, sizin yanınızdan da koruma melekleri hiç ayrılmasın… Umutlu mutlu nice kutlamalarla dolsun ömrünüz.

    Günler aylar yıllar geçse, saçlara aklar düşse, hatta kilometreler araya girse yine de evlat aşkı hiç bitmeyen eksilmeyen sevgiymiş: Annemize ihtiyacımız gibi…

    “En güvenli sığınak ve en sıcacık kucak” tanımı, sevgi dolu yürekleri her an bizimle atan annelerimizi anlatıyor. Anneemm, hakkını ödeyemem, düştüğümde kaldırdın, ağladığımda gülümsettin, tükendiğimde umut verdin, sen hep bir numaraydın, şükürler olsun hala aklınla fikrinle yoluma ışık tutuyorsun. Ve ben her Anneler Günü’nde bir kez daha irdeliyorum ki, anne olmak sadece doğurmakla değil; yüreğini ortaya koymakla, elini hiç çekmemekle, bazen sessizce izleyip gerektiğinde cesurca müdahale etmekle mümkünmüş. Defalarca söyledim ama kelimeler yetersiz kaldı sevgimi anlatmak için; yüreğimden hisset bitanem… Sen bitanemsin de ben senin üç tanenden biriyim. Kardeşlik, annelik sevgisinin en güzel hediyesiymiş. Bu gün bu vesilesiyle onlar için de teşekkür ederim sana. Kardeşim Ali Deniz sevimliliğiyle yüzümü güldürerek büyüdü aklıyla göğsüm kabardı gururlandırdı. Varlığı her zaman güç verdi ikimize de, desteğiyle yüreğimizi ferahlatıyor. Abim Suat ise yokluğunda bile kalbimizde her zaman dimdik duran bir dağ gibi. Onun hatırası, sevgisi ve sessizce verdiği güç hâlâ bizimle.

    Bugün, yüreğinde annem gibi evlat özlemi taşıyanlar da var, anne kokusuna hasret kalan, bir “anne” demeye can atan evlatlar da var… Onları sevgiyle, rahmetle anıyorum. Bilirim ki, gerçek annelik sevgisi bedenden değil, ruhun derinliklerinden doğar ve yok olmaz; her zaman bizimledir, kalbimizde yaşamaya devam eder. Ebediyettekilerin ruhları şad mekânları cennet olsun, emanetleri sağlıklı huzurlu mutlu uzun ömür sürsün.

    İyi ki varsın annem, sağlıkla huzurla hep var ol. Varlığın ömrüme bereket, kalbime ilham, yoluma ışık.

    Öyle masum ki çocuk ruhum, Yanında hep naz eder dururum.

    Allah binbir çözümle bağlamış birbirimize, Sınırsız hoşgörü vermiş yüreğine.

    Dualarında saklı en güzel bahar, Her adımımda izlerin yaşar.

    Ben uydun sen merkez, Ellerinden öperim; sonsuz kez.

     

     

    Devamını Oku

    Gönül Kırmak mı, Taş Kırmak mı?

    Gönül Kırmak mı, Taş Kırmak mı?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bayramlar, insanın ruhunu arındıran, kalpleri birleştiren, gönülleri tamir eden mübarek zamanlardır. Ramazan Bayramı, yalnızca oruç sonrası kutlanan bir gün değil, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlıkları bitirme ve sevgiyle kucaklaşma fırsatıdır. Böyle zamanlarda Mevlana’nın şu öğüdünü hatırlamak gerekir:

    Bir gün bir bilge, öğrencilerine çok kıymetli bir taşı gösterir ve onu kırmalarını ister. Öğrenciler, taşın değerli olduğunu düşündükleri için bu emre karşı gelirler. Ancak bir tanesi tereddüt etmeden taşı kırar. Bilge kişi bunun nedenini sorunca şu cevabı alır:
    “Sizin için taşın değeri büyük olabilir, ama sizin sözünüz benim için daha değerlidir.”

    Bu kıssa, bizlere bir gerçeği hatırlatıyor: Maddi değerler ne kadar büyük olursa olsun, aslolan gönüllerdir. Çünkü bir taş yerine konulabilir, ama kırılan bir kalbi onarmak çok daha zordur. Bayram günleri, işte tam da bu yüzden önemlidir.

    Kimi zaman farkında olmadan birini kırabilir, bir gönlü incitebiliriz. Ancak bayram, telafi etmenin, barışmanın, sevgiyi çoğaltmanın tam zamanıdır. Bayramı sadece ziyaretlerle değil, gönülleri tamir ederek, küslükleri bitirerek, bir tebessümle, bir güzel sözle yaşamalıyız. Çünkü Mevlana’nın dediği gibi:

    “İncitme, incinsen de; gönül al, gönül yıkma.”

    Bu Ramazan Bayramı’nda da gönüller yapabilmek, sevgiyi büyütebilmek dileğiyle… Bayramınız mübarek olsun!

     

    Devamını Oku

    SEVGİNİN GÜCÜ OLUR, GÜNÜ OLMAZ

    SEVGİNİN GÜCÜ OLUR, GÜNÜ OLMAZ
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yine 14 Şubat, soğuk kış ortasında sıcacık bir gün: Sevgililer Günü…

    Sevmek bir cins veya bir cinsiyetle sınırlı değil. Bence sağlıklı olması için de karşılıklı olması gerek. Ve kesinlikle bize armağan edilen en güzel duygu. Yeter ki onu su yüzüne çıkaralım…

    Erich Fromm’a göre sevginin unsurları ilgi, sorumluluk, saygı ve bilgi yani tanımadır. Yine Fromm’a göre:

    “Sevmek, Bir omuza yıllarca baş koymaktır, bütünleşmektir. Sıkılmadan hayatı paylaşmaktır.

    Sevmek bir eylemdir, iki varlığın birbirine özünden bağlanmasıdır.

    Sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir.

    Sevmek bir şeyin “içinde olmaktır” bir şeye “kapılmak” değil…

    Sevmek almak değil, bir şeyler vermektir…”

    Katılıyorum…

    Sevgili ise sizin hakkınızdaki tüm iyi şeyleri ifade eden kişidir… İster anne çocuk arasındaki gibi tabi sevgi olsun, ister iradi sevgi olsun esas olan O’nun neye kırılabileceğini, neyin O’nu üzebileceğini ya da neyin O’nu mutlu edeceğini önemseyerek buna göre davranmaktır. İşte güç de buradan doğar. Öz güveni arttırır, beyin kimyasını olumlu yönde etkiler, problem çözme becerilerini geliştirir, öğrenmeyi kolaylaştırır. Sevgi, empati yeteneği geliştirir, bu da toplumsal uyumu çoğaltır, çatışmaları azaltır. Üretkenliği ve yenilikçiliği teşvik eder. İnsan sevildiğini hissederse hata yapma korkusundan arınır. Bu güven ortamı, insanların risk almalarını ve yeni deneyimlere açık olmaya cesaret etmelerini sağlar…

    Psikolojik, sosyolojik, biyolojik daha çok şeyler sıralayabilirim ama özetle sevgi, sadece duygusal bağları güçlendirmez. Aynı zamanda toplumsal barışın, huzurun ve birlikteliğin temelidir. Sanmayın, kalbimiz çarpar karnımızda kelebekler uçuşur yani sadece içimizde yaşarız. Dışımıza saygı, empati, güleryüz gibi tavırlarla yansır. Bunun sonucu, huzurlu ilişkiler ve sosyal başarı demektir.

    Bu gücü bir güne niye sığdıralım. Ben gibi: “Aklım uçtu gitti benden/ Kalbime teslim bu beden” diyorsanız, sevginizi çoğaltarak yaşamanızı, sevgiyle ve sevdiklerinizle kalmanızı yürekten diliyorum. Sevginin gücü adına bugün de yarınlarda da her fırsatta “seni seviyorum” demeyi ertelemeyin.

     

     

    Devamını Oku