Şehrin her köşe bucağı sahte ürün kaynıyor.

Alipaşa Esnafının Yunanlı turistleri kazıklaması efsane gibi anlatılıyor yıllardır.

Son yılların gözdesi günübirlik alışverişe gelen Bulgarlar,

Tenekesi başka içi başka zeytinyağı,

Nasıl yapıldığı ve ne şekilde tatlandırıldığı meçhul baklava,

Deterjan diye aldıkları ürünleri ülkelerine dönüp evde kullanmaya kalkınca yaşadıklarını anlatan sosyal medya mesajları,

Ya kıyafet satanlara ne demeli,

Saraçlar Caddesi’nde neredeyse boydan boya, dükkânların iki katı işgal ettikleri kaldırımlarda fütursuzca sergilenen giysiler,

Üzerinde dünya markalarının amblemleri bulunan kışlık kıyafetler,

Bitti mi?

Bostanpazarı semtinde onlarca dükkânda neler neler satılıyor.

Üretim yeri ve tarihi var mı?

Son kullanmayla ilgili üzerinde not bulunsa bile bunların gerçek olup olmadığı tartışmalı,

★★★

Bir taraftan Saraçlar Caddesi’nde sokak sağlıklaştırması için paralar harcıyoruz.

Yayaların yürümesini imkânsız hale getiren tavuk dönercilerin kullandığı sosların içinde ne olduğunu bilemiyoruz.

Daha doğrusu eskiden tavuk eti konulan porsiyonlar ağırlıklı yeşillik olmuş,

İşyerlerinin önünde müşteri çekmek için yolda yürüyenlerin irkilmesine neden olan günümüzde orta Anadolu kasabalarında kalmayan çığırtkanlar işin cabası,

Fiyat tarifesi koymayı zül sayıyorlar.

Sokak ortasında küçük plastik bardakla satılan nar suyunun fiyatını ne siz sorun, ne ben yazayım.

Sokak aralarını ‘otopark’ olarak parselleyip alınan fahiş paralar.

Ya ellerinde üzerinde ünlü markaların isimleri yazan sahte parfümleri yabancıların kolunu tutarak adeta zorla satmaya yeltenenler,

Sokaklara çıkarılan üzeri açık kuruyemiş sepetleri,

Sonuçta bu ürünler gökten yağmıyor?

Karayolu ile Edirne’ye geliyor.

Sonra depolanıyor.

Dağdaki teröristin ayakkabı numarasını bilen devlet buraları bilmiyor mu?

★★★

Satın alınan sahte ürünler nereye gidiyor.

Ağırlıklı olarak Bulgaristan’a,

Yeni yılın ilk gününden itibaren komşumuz Avrupa Birliği’ne tam üye,

AB’nin sınırı Kapıkule’den başlayacak.

Birliğin Fikri Mülkiyet Ofisi sahte ürünlerin Avrupa’ya her yıl 16 milyar Euro’ya mal olduğunu açıkladı.

2025’ten sonra Bulgaristan’a giriş yapacak her ürünün daha ciddi bir denetimden geçeceği açık,

Hatta Kaptan Andreevo Gümrük Kapısı’na 200 ek memur takviyesi yapıldı.

Türkiye’den ithal edilen sebze ve meyveleri üzerindeki üretim aşamasında fazla kullanılan tarım ilaçları nedeniyle geri gönderen Avrupa,

O sahte ürünlerin sınırlarından içeri girmesine izin verir mi sanıyorsunuz.

★★★

Kendi ayağımıza sıkıyoruz.

Sıkıyoruz da,

O caddede şapkalarını bellerine takıp dolaşan zabıta ekiplerinin gözleri nereye bakıyor?

Sahte ürünler konusunda Güvenlik Şube Müdürlüğü ne yapıyor?

Ülkenin imajı yok ediliyor.

Komşumuzu kandırıyoruz.

Bindiğimiz dalı kesiyoruz.

Esnafın Ahilik ahlakına ne oldu?

Şehrin ticari hayatını karartıyoruz.

Günü birlik kazançlar uğrana,

Altın yumurtlayan tavuğu öldürüyoruz.

Sorumluluğu olanlar,

Meslek odaları,

Siyasetçisi,

Kamu görevlisi,

Görmüyorlar.

Ya da,

Umursamıyorlar.

Çevre körlüğü zirve yapmış,

Yaşadığın, sorumlu olduğun kente karşı,

Kötülük yapılıyor.

★★★

Hatırlıyor musunuz?

17 Ağustos 1999 yılında Gölcük depremiyle sarsıldı ülkemiz,

Resmi rakamlara göre, 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti.

Bölgede 5 katlı binalar, sanki çatısından bir el bastırmış gibi yerin dibine girmişti.

Çatılar yol seviyesindeydi.

Günlerce süren kurtarma çalışmalarının sembol sloganı;

‘Orada kimse var mı?’

Caddeler, sokaklar, dükkânlar sahte ürünlerle dolu,

Nedir diye soracak olanlar,

İşyeri önlerine çıkarılan çakma ürünlere sürtünerek yürüyor.

Kulaklarımızda hala çınlayan o sloganı kentimiz için haykıralım.

Orada kimse var mı?