0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye koronavirüse karşı kamuda ve sosyal yaşamda hayata geçecek bir dizi yeni önlemler aldı. Geçtiğimiz yıl Dünyadaki diğer örneklere göre vaka sayısı çok az olan Türkiye’de şimdi dünya birincisi olduk.

Hatırlayacağınız gibi geçtiğimiz yıl çok az korona virüs hastası olmasına rağmen Edirne merkez, Uzunköprü, Keşan ve diğer ilçelerde ana caddeler demir parmaklıklarla kapatılmış, maskesi olmayan, ateşi yüksek olan vatandaşlar bu caddelerimize girememişti. Biz acaba ne oluyor? Diye bu hastalıktan korkar olduk. Geçen yılı çok az kayıplarla kapattık.

Peki şimdi ne oldu?

Korona virüs aldı başını gidiyor.

Sağlık Bakanlığının vaka tablosuna bir göz atalım.

8-14 Şubat 65,66

4-21 Şubat 75,29

21-27 Şubat 107,43

27 Şubat-5 Mart 180,01

6-12 Mart 200,36

13-19 Mart 219,49

2-26 Mart 265,84

27 Mart-2 Nisan 409,06

3-9 Nisan 577,54

10-16 Nisan 590,05

Evet bunlar 100 bin kişinin yüzdelik oranı. Edirne’nin nüfusunu 430 bin gibi düşünürsek

Yaklaşık 3000 kişi korona virüs hastası. Birde hasta olduğunu anlamadan bilmeden geçirenleri hesaplarsak rakamların ne kadar korkunç olduğunu tahmin bile edemeyiz.

Bazı arkadaşlarımız aşılamada çok geç kaldık diyorlar. Bazıları tam kapatma neden olmadı, bazıları da daha nasıl önlem alınacak. Herkes kendisi dikkat edecek diyor.

Bende kendimce kısa bir araştırma yaptım. Kendi aşımızı üretemediğimiz için, başka ülkelerden satın almak zorunda kaldığımız için hükümeti suçlayamıyorum. Güçlü bir ülke olsak tüm gücümüzle bastırır aşıları getirirdik. Tıpkı İsrail, İngiltere, Amerika gibi. Onun için ne zaman bulursak o zaman yaptıracağız. Bulduğumuza şükredenlerim.

İkinci soru ise neden tam kapanma olmadı. İnanın kime sorsam bunu söylüyor. Birilerini eve hapset, birilerini dışarıya al. Birilerinin işyerlerini kapa birilerinkini sokağa çıkma yasağına rağmen açmasını söyle. Analık-Babalık oldu. İnsanlar buna çok ama çok kızdılar. Tam kapanmayı isteyen çok. Evimize bir ay kapansak her gün fareler gibi saklanmaktan kurtuluruz diyorlar. Ülke ekonomimiz iyi olmadığı için, bankaları kapatamadığımız için, zengine fakire para yardımı yapamadığımız için hükümet tam kapanmayı düşünmedi. Kısmi kapanma ile bunu çözeriz dedi. Bana göre hiçbir işe yaramadı diyorum. İnsanlar hafta sonu yine dışarıda. Eline bir kağıt alan ben izinliyim diyor. Hiç düşünmeden aklıma çiftçiler geldi. Tüm çiftçilerimiz tarlaya gidiyorum diye izin kağıdı alsa sokaklar normal günden farksız olur. Vermesen de olmaz. Hadi bakalım geçir şimdi eşeği sudan. Geçiremeyiz. Çok güçlü ekonomimiz yok dedik ya tam kapanmayı asla yapamayız. Lafla güçlü ülke olunmuyor.

Üçüncü konu ise sağlık bakanının dediği gibi hepimiz suçluyuz. Evet hepimiz önlemleri tam alamadığımız için suçluyoruz.

Sayın bakanım doğru söylüyorsun da bunun birde oranına bakalım.

Evet ben halk olarak suçluyum. Fakat bizim 80 milyon olarak suçluluk oranımız %5 bile değildir. Esas suçlu sizlersiniz %95 bu görevin sorumluluğu sizlerde.

Geçtiğimiz yıl nasıl sıkı önlemler aldıysanız, bu yıl niye aynı önlemleri almıyorsunuz?

Önümüz bayram. Yine televizyonlara çıkıp sakın bayramlaşma yapmayın diyeceksiniz. Peki biz size sakın kongre yapmayın dedik mi? Sormadınız. Sorsaydınız mutlaka yapmayın derdik.

Sevgili okurlarım. İş başa düştü Mayıs ayının ilk haftası ve bayram tatili dahil bu günlere çok dikkat edelim. Hasta ve vefat sayılarımız giderek artacak. Haziran ayında bu hızın şiddetle düşmesi bekleniyor. İnşallah öyle olur. Yoksa her evden 1-2 cenazemiz çıkacak. Siz yine de maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyun. Kalabalıklardan kaçının.

Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat diliyorum..

GÜNÜN SÖZÜ :

“Bir ihmal yüzünden bir çivi kaybolur.,

Bir çivi yüzünden bir nal kaybolur.,

Bir nal yüzünden bir bacak kaybolur.,

Bir bacak yüzünden bir at kaybolur.,

Bir at yüzünden bir savaş kaybolur,

Bir savaş yüzünden bir memleket kaybolur”        (Japon Atasözü)